Denizden gelen ağaç dallarını sanat eserine dönüştürüyor
– Samsun’da ahşap oymacılığı yapan Murat Dölek, sel sularının denize sürüklediği ağaç dallarını toplayarak atölyesinde kuş ve semazen gibi figürler oluşturuyor
– Murat Dölek:
– “Yolculuğunu tamamlayan ağaçlarla çalışmak çok keyifli. Denizden gelen bütün ağaçları kullanmıyorum tabii, kullanamıyorum. Kimisi çürümüş oluyor ama özellikle lodos ağacı dediğimiz, denizde lodos rüzgarı yemiş, güneşte kalmış ağaçlar benim için çok daha keyifli”
SAMSUN (AA) – İLYAS GÜN – Samsun'un Atakum ilçesinde ahşap oymacılığı yapan Murat Dölek, sel sularının denize sürüklediği ağaç dallarını toplayarak atölyesinde sanat eserine dönüştürüyor.
Ünlü çocuk klasiği kahramanlarından Pinokyo'dan esinlenerek ağaçtan “Tahta Yürek” ismini verdiği figürler yapan ağaç oymacısı Murat Dölek, Karadeniz'de yaşanan sel ve heyelanlardan sonra akarsuların denize taşıdığı ağaç dallarını da atölyesinde işliyor.
Her sabah erken saatlerde Atakum sahiline giderek denizin getirdiği ağaç dallarını toplayan Dölek, daha sonra 70 metrekarelik atölyesinde bunları işliyor.
Dölek, AA muhabirine, ağaçları ve doğayı çok sevdiğini söyledi.
“Denizden gelen ağaçlar” diye bir sanat eseri serisi yaptığını dile getiren Dölek, “Sahilde, kumsalda denizden gelen ağaçları toplayarak çeşitli çalışmalar yapıyorum. Bunların bir öyküsü de var tabii, kendimce yazdığım. Kuru bir dal ormanda görevini tamamladıktan sonra dere ve ırmaklardan denize sürükleniyor. Deniz de onları bana veriyor. Ben onları atölyeme taşıyorum. Adeta deniz şöyle diyor, 'Nuh'un Gemisi'nin parçalarını ben sana veriyorum, sen de onları ruhun gemisine, yani atölyene götür.' Denizle böyle bir iletişimimiz var. Deniz çok güzel parçaları benimle paylaşıyor.” ifadelerini kullandı.
Ağaç dallarını kuş, semazen, “Tahta Yürek” gibi farklı figürlere dönüştürdüğünü anlatan Dölek, şöyle devam etti:
“Denizden gelen ağaçlar bana çok ilham veriyor, tamamen doğal. Yani yolculuğunu tamamlayan ağaçlarla çalışmak çok keyifli. Denizden gelen bütün ağaçları kullanmıyorum tabii, kullanamıyorum. Kimisi çürümüş oluyor ama özellikle lodos ağacı dediğimiz, denizde lodos rüzgarı yemiş, güneşte kalmış ağaçlar benim için çok daha keyifli. O ağaçların kullanımı ve oluşturdukları formlar çok daha keyifli. Yaklaşık bir kilometrelik alanda her gün yürüyüşümü yaparım. Bu, yaz kış, dört mevsim, yağmur da yağsa, kar da yağsa en sıcak gün de olsa sahilde mutlaka yürüyüşümü yaparım.”
Muhabir: Berin Alpaslan Gökçe