Batı Karadeniz yaylaları kademeli normalleşme süreciyle şenlendi
DÜZCE (AA) – ÖMER ÜRER – Yaz aylarında değişen doğası ve açan çiçekleriyle nesillerdir yaylak-kışlak kültürünün yaşatıldığı Batı Karadeniz …
DÜZCE (AA) – ÖMER ÜRER – Yaz aylarında değişen doğası ve açan çiçekleriyle nesillerdir yaylak-kışlak kültürünün yaşatıldığı Batı Karadeniz yaylalarında yeni tip koronavirüsle mücadelede kademeli normalleşme süreciyle hareketlilik yaşanıyor.
Genelde nisan ayında başlayan yaylaya göç, bu yıl koronavirüs tedbirleri doğrultusunda yaklaşık iki ay gecikti.
Kademeli normalleşme sürecinin 1 Haziran'dan itibaren başlamasıyla ziyaretçilerine açılan, rakımları 1200 ile 1900 metre arasında değişen Pürenli, Hera, Balıklı ve Derebalık yaylaları, misafirlerinin gelmesiyle şenlendi.
Ankara ile İstanbul gibi iki metropol şehir arasında yer alan ve kent merkezine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan yaylalar, misafirlerine seyrine doyumsuz manzaralar sunuyor.
Serin havası ve akşam saatlerine yakın sis bulutları ile kaplanan yaylalarda yeşilin her tonunu görebilmek mümkün. Bölgede yaşayan yaylacılar, ziyaretçilere tüm misafirperverliklerini sunuyor.
– “Geldiklerinde nasıl buluyorlarsa lütfen öyle bıraksınlar”
Yaylacı Şerafettin Turhan (75), AA muhabirine, yaylaya kavuşmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Yaklaşık 35 yıldır yaylacılıkla uğraştığını ve yaylanın kendileri için çok şey ifade ettiğini anlatan Turhan, “Ben burada kendimi çok iyi hissediyorum. Sağlıklıyım. Beyin felci geçirdim, tedavi bitmeden buraya geldim ve burada iyi oldum.” dedi.
Doğanın kendilerine atalarından miras kaldığını belirten Turhan, şunları söyledi:
“Bizim yaylalarımız, kapılarımız herkese açık. Gelenlerin bazıları ile ahbap oluyoruz ve çok duyarlı bir şekilde çevreye saygı gösteriyor ama bazıları çöplerini bırakıp gidiyor. Buyursunlar, gelsinler ama geldiklerinde nasıl buluyorlarsa öyle gitsinler. Kimseye 'Gelmeyin, doğadan uzak kalın.' demiyoruz ama buyurup gelsinler fakat geldikleri gibi gitsinler. Kirletmesinler ormanımızı. Doğayı kirletmesinler ancak buralarda nefes alıyoruz.”
Muhabir: Kemal Kaymak