“Ruh sağlığını ve ruhsal iyilik halini küresel öncelik haline getirelim” çağrısı
İSTANBUL (AA) – Dünya Sağlık Örgütü tarafından Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün bu yılki teması “Ruh Sağlığını ve Ruhsal İyilik Halini Küresel Bir …
İSTANBUL (AA) – Dünya Sağlık Örgütü tarafından Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün bu yılki teması “Ruh Sağlığını ve Ruhsal İyilik Halini Küresel Bir Öncelik Haline Getirelim” olarak belirlenirken, uzmanlar, ruh sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Nobel İlaç'tan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla toplumun ruhsal iyilik halinin önemine dikkati çekerek, Nobel İlaç'ın desteğiyle hazırlanan “Türkiye Çoklu Antipsikotik Kullanımı Konsensus Raporu” hakkında da bilgi verdi.
Dilbaz, Dünya Sağlık Örgütü'nün ruh sağlığını “ruhsal hastalığın yokluğundan öte yetenekleri geliştirebilme, stresle baş edebilme, üretkenlik ve topluma katkıda bulunmanın oluşturduğu bir iyilik hali” olarak tanımladığını aktararak, “Dünyamızın koronavirüs pandemisi, göç, çevre ve iklim sorunu ile savaştığı bugünlerde insanların ruh sağlığı ve ruhsal iyilik halinin sağlanması, tüm politika yapıcıların ve devletlerin öncelikli politikaları haline gelmesi gereklidir. Koruyucu ruh sağlığı politikaları ile ruhsal hastalıkların riskinin azaltılması, özellikle ergenlerde ve genç erişkinlerde artan sayıdaki intihar suç oranlarının azaltılması hedeflenmelidir.” değerlendirmesini yaptı.
Kovid-19 salgınının, sağlık sistemlerinin daha çok fiziksel veya ruhsal hastalık odaklı geliştiğini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Dilbaz, şu bilgileri verdi:
“Toplumun ruhsal olarak iyi olma halini tüm yaşam dönemlerinde sağlayacak biçimde müdahaleler gerçekleştirilmelidir. Normal gelişimde çocuklar ve gençler onlara ait olma, amaç, umut ve anlam veren doğa, aile, toplum, kültür ve maneviyat gibi şeylerle ilişki kurar. İnsanlar iyi olmak için eğitim, iş hayatı, bakım verme, kültürel etkinlikler gibi günlük yaşamda amaç, gelecek için umut etme, kendi ailesi, toplum ve kültürü ile ilişki de olma, yani ait olma duygusu ve yaşama dair anlam duygusuna ihtiyaç duyar. Kişilerin sağlık davranışlarını geliştirerek, kendilerini gerçekleştirebilmelerini sağlayarak ruhsal iyilik haline ulaşmaları hedeflenmelidir. Egzersiz, sağlıklı beslenme, stresle baş edebilme, psikolojik destek, bu amaca ulaşmak için yapılması gerekenlerin başında gelir. Bu bağlamda ruhsal ve fiziksel sağlık artık bütüncül olarak ele alınmaktadır. Herkesin her an iyi olamayacağını göz önüne aldığımızda herkesle birlikte iyi olma şansımız daha yüksek olacaktır.”
Prof. Dr. Dilbaz, günümüzde ruhsal hastalıkların tedavisinde ilaç tedavisinin önemli bir yer teşkil ettiğini, özellikle depresyon gibi sık görülen hastalıklarda ya da psikotik bozukluklarda tek bir ilaçla başlanılan tedavide yeterince sonuç alınamamasının klinik pratikte aynı anda çoklu ilaç kullanımını da gerektirdiğini aktardı.
Şimdiye kadar bu alanda yapılan kılavuz çalışmalarında sadece klinik çalışmalar göz önüne alınarak yapıldığından çoklu ilaç tedavisinin kullanımına yönelik kılavuzun olmayışının zaman zaman hekimlerde ya da klinik pratikte eksiklik yaratabildiğini vurgulayan Dilbaz, “Bu bağlamda ülkemizdeki psikiyatri alanındaki hekimler ile birlikte, çocuk-ergen-genç-yetişkin ve geriatrik popülasyonda çoklu ilaç kullanımı gereksiniminde nasıl bir yöntem uygulayacaklarına yönelik yeni bir konsensus raporu hazırlanmaktadır. Nobel İlaç'ın koşulsuz desteği ile hazırlanan bu kılavuzun sahadaki psikiyatrist hekimlere tedavi sırasında yol gösterici olacağını düşünmekteyiz.” ifadelerini kullandı.
– “Majör depresyon yaşlılıkta en önemli sorunlardan birisi”
Psikiyatri Bilimleri ve Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. K. Oğuz Karamustafalıoğlu da genel sağlık tanımı içerisinde yaşlılıkta ruh sağlığının özel bir önem taşıdığını, erken tanı, tedaviye erken başlamak ve periyodik izleme gibi çalışmalarla ruh sağlığı hizmetlerini güçlendirmek gerektiğini kaydetti.
Ülkenin nüfus artış hızının daha durağan hale gelmekle birlikte yıllar içerisinde yaşlılığın toplum içerisindeki oranının giderek arttığına işaret eden Karamustafalıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“TÜİK verilerine göre, 2021 yılında 25 milyon 329 bin 853 hanenin en az 6 milyon 112 bin 760'ında bir yaşlı bulunmaktadır. Hanelerin yüzde 24,1'inde yaşlı bir fert mevcuttur. Yaşlıların sayısı son 5 yılda yüzde 22,5 artmıştır. 65 yaş üzeri olarak tanımlanan yaşlı nüfus yüzde 8,2 den yüzde 9,5 e yükselmiştir. Yaşlı nüfusunda kadın oranı yüzde 55,8 iken, erkekler de ise yüzde 44,5'tir. Yaşlı nüfus oranının 2025'te yüzde 11'e, 2030'da yüzde 12,9, 2040'da yüzde 16,3, 2060'da yüzde 22,6 ve 2080'de yüzde 25,6 olması beklenmektedir. Ruhsal bozukluklar arasında önde gelenlerden birisi olan majör depresyon yaşlılıkta en önemli sorunlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum normal koşullarda yaşlı popülasyonunda erişkinlerden daha az oranda görülmesine rağmen uygun koşullarda yaşamayan yaşlılarda erişkinlerden daha sık görülebilmektedir. Yaşlılık depresyonlarında hem kaygı bozuklukları artar hem de daha ağır seyredebilir. Demans veya halk arasında bilinen adıyla 'bunama' yaşlılıkta sık görülür. 85 yaş ve üzerinde ortalama her 3 kişiden birinde demans durumu ile karşılaşılmaktadır.”
Muhabir: Yıldız Taşdelen Erli