Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 7°C
Yağmurlu
Samsun
7°C
Yağmurlu
Paz 6°C
Pts 8°C
Sal 11°C
Çar 10°C

Türk sinemasının değişen yüzü: Kadın oyuncular

 Türk sinemasının kadın oyuncuların temsil biçimlerinde önemli bir evrime tanıklık ettiğini ifade eden uzmanlar, oyuncuların rolleri ve toplumsal cinsiyet algısının da sinemanın gelişimiyle birlikte derin değişimler geçirdiğini söylüyor.

Türk sinemasının değişen yüzü: Kadın oyuncular
12 Ocak 2024 18:12
400
A+
A-

Türk sineması bu coğrafyadan beslenen oyuncular sayesinde öne çıkıyor

 Türk sinemasının kadın oyuncuların temsil biçimlerinde önemli bir evrime tanıklık ettiğini ifade eden uzmanlar, oyuncuların rolleri ve toplumsal cinsiyet algısının da sinemanın gelişimiyle birlikte derin değişimler geçirdiğini söylüyor.

 Doç. Dr. Esennur Sirer, “Türk Sineması son dönemde var olan auteur (kendine ait bir tarzı ve anlatısı olan) yönetmenler ve bu coğrafyadan beslenen oyuncular sayesinde öne çıkıyor.” dedi.

 Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Esennur Sirer, Türk sinemasında kadın oyuncuların yıllar içindeki gelişim ve değişimini değerlendirdi.

Kültür aktarımının önemli bir aracı; sinema…

Kültürel değişim yaşanırken ya da kültüre dair yeni bir yaklaşım benimsenirken iletişim araçlarının her zaman süreci yöneten önemli bir noktada konumlandığını kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “20. Yüzyılın başından itibaren görsel ve işitsel hikâye anlatıcısı olarak hayata dâhil olan sinema, kültür aktarımının önemli bir aracı olarak görev almıştır. Bir iletişim aracı olan sinema ile şekillenen toplumsal yapı ve bu yapıyı oluşturan bireyler toplumsal yapının düzenlenmesine de aracılık etmiştir. Toplumsal cinsiyet rollerinin belirlenmesi açısından sinema işlevsel bir öneme sahip olmuştur.” dedi.

Cumhuriyet Döneminde Türk kadın oyuncular görülmeye başlıyor

Yıllar içerisinde kadın ve erkeğin değişen konumlarının sinemaya da yansıdığını anlatan Doç. Dr. Esennur Sirer, “Ülkemizde 1923 yılına kadar çekilen filmlerde kadın karakterleri gayrimüslim oyuncular tarafından canlandırılmıştır. Cumhuriyet Döneminde Türk kadın oyuncular görülmeye başlasa da ön planda bir kadın karaktere rastlanmıyor. 1940 ve 50’li yıllar II. Dünya Savaşı’nın etkileri nedeniyle dünya genelinde sinemanın az ürün verdiği bir dönem olarak nitelendiriliyor” şeklinde konuştu. 

1960’lı yıllar sinemasında değişen toplumsal yapı beyazperdeye yansıdı

1960’lı yıllarda sanayileşme nedeniyle değişen toplumsal yapının sinema filmlerine de yansıdığını kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Kentlerde oluşan ve azınlığı temsil eden zengin burjuva sınıfı ile köyden kente göç eden ve gecekondularda yaşayan işçi sınıfının konu edildiği filmler çekilmiştir. Bu filmlerde kadınlar zengin burjuvanın hanımı ya da namuslu fabrika işçisi konumundadır. Filmlerde kötü yola düşürülen kadınları da erkek kahraman kurtararak tüm övgüyü almaktadır. Böylece geleneksel aile yapısı içerisinde kadın evinde anne ve iyi eş olarak yer alırken erkek ailenin koruyucusu ve çalışan birey olarak temsil edilmektedir.” dedi.

1970’li yıllardaki filmlerde kadın sadece cinselliği ile ön planda

1970’li yıllarda bozulan ekonomi ve televizyonun evlere girmesinin sonucunda sinema filmlerine sadece eğitim düzeyi düşük alt gelir gruplarının gittiğini hatırlatan Doç. Dr. Esennur Sirer, “Bu filmlerde kadın sadece cinselliği ile ön planda. 1980’li yıllar videonun etkisiyle film üretiminin arttığı bir dönemi temsil ediyor. Bu dönemde kadın sorunlarının işlendiği ve kültürel yapı içerisinde farklı kadın temsillerinin yer aldığı filmler de yapıldı. Nostalji rüzgarlarının estiği 1990’lı yılların sinemasında hakkını arayan kadın tekrar sessizliğe bürünerek şarkıcı ve manken gibi karakterlerin temsilinde varlığını sürdürdü.” dedi.

Sözden çok oyunculuğun öne çıktığı filmler…

Doç. Dr. Esennur Sirer, eril anlatının hâkim olduğu sinema filmlerinin içeriklerinde kadının varoluşunu sessizliğiyle temsil ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bu temsiliyeti en anlamlı işleyen yönetmenlerden birisi Nuri Bilge Ceylan’dır. Filmlerini doğal mekânlarda çeken Ceylan karakterlerini de olabildiğince doğal bir anlayışla stilize etmiştir. Filmlerindeki yıldız kadın oyuncular gündelik hayat temsilleri içerisinde sivrilmemişlerdir. Sözden çok oyunculuğun öne çıktığı filmlerde yakın plan ve mimikler ile anlatı güçlendiriliyor. Bu nedenle Ceylan’ın filmlerindeki kadın oyuncuların mimiklerinden güç alarak doğal anlatım yapabilen oyuncular olduğu görülüyor.”

Merve Dizdar’ın Cannes’da ödül alması

Günümüzde teknolojinin ulaşılabilir olmasının film anlatısının oluşturulmasında teknik beceriyi öne çıkan bir özellik olmaktan ayırdığını da kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Kişisel anlatım üslubunun yanı sıra auteur’lüğü temsil eden yönetmenin felsefesini yansıttığı filmin iç anlamıdır. Cannes’da düzenlenen film festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Merve Dizdar da doğal oyunculuğu, mimikleriyle ve bakışlarıyla konuşmasıyla ön plana çıkan oyuncularımızdan. Türk Sineması son dönemde var olan auteur yönetmenler ve bu coğrafyadan beslenen oyuncular sayesinde öne çıkıyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.