Ankara Sanayi Odası iş dünyasını buluşturdu
Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis Başkanı Celal Koloğlu Başkanlığında gerçekleştirilen toplantının açılışında konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırısına değinerek, “Şunu hiç kimse aklından çıkarmasın ki; ne terör örgütleri ne de başka şer odakları, ülkemizin ekonomik bağımsızlığının neferleri olan biz sanayicileri yıldıramaz. Daha fazla çalışacağız daha fazla üreteceğiz” dedi. Başkan Ardıç, güncel ekonomik gelişmelere ilişkin de mesajlar verdi.
ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç ve Meclis Başkanı Celal Koloğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen ASO-STSO Müşterek Toplantısı’na STSO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir, Meclis Başkanı Hacı Osman Yıldırım, Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri katıldı.
Konuşmasına, “Sivaslı kıymetli hemşehrilerimi Odamızda ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum” sözleriyle başlayan ASO Başkanı Ardıç, Sivas’ın tarihsel ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra sanayi alanındaki gelişmeleriyle de dikkat çektiğini, yatırım fırsatları ile önemli bir sanayi merkezi olma yolunda ilerlediğini belirtti.
BAŞKAN ARDIÇ: HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA KARARLIYIZ
TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine yapılan hain terör saldırısında şehit düşenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Başkan Ardıç, şu ifadeleri kullandı:
“Şunu hiç kimse aklından çıkarmasın ki; ne terör örgütleri ne de başka şer odakları, ülkemizin ekonomik bağımsızlığının neferleri olan biz sanayicileri yıldıramaz. Dün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yıl dönümünü kutladık. Herkes bilsin ki, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve şehitlerimizin emaneti olan güzel vatanımızı daha ileriye taşımak için her zamankinden daha fazla kararlıyız. Daha fazla çalışacağız daha fazla üreteceğiz.”
ARDIÇ: TRUMP’IN ZAFERİ DURUMUNDA KÜRESEL TİCARET POLİTİKASINDA DEĞİŞİKLİK OLACAK
Dünyadaki merkez bankalarının politikalarında gevşeme döngüsünün hızlandığı bir sürece girdiklerini kaydeden Ardıç, buna rağmen dünya genelinde durgunluk sinyallerinin güçlendiğini anlattı.
Ardıç, özellikle avro bölgesine dair verilerde, ekonomik faaliyetlerin yavaşladığının net bir şekilde görüldüğüne işaret ederek, “Başta Almanya olmak üzere birçok ülkede PMI rakamları 50 eşik değerinin altında kalırken, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) faiz indirimine devam etme olasılığı güçleniyor. Uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin son 20 yılda ulaştığı ortalama büyümenin altında bir büyüme beklentisi içerisinde” diye konuştu.
Ardıç, gelecek hafta ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerinin küresel ekonominin yönünü belirleyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Seçimler; ticaret, yatırım, dış yardım, iklim politikası, güvenlik düzenlemeleri ve göç dahil çeşitli kanallar aracılığıyla özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir. Seçimlerde Trump’ın zaferi durumunda küresel ticaret politikasında değişiklik olacaktır. Trump, yabancı malların çoğunluğuna yüzde 10-20’lik evrensel temel tarifeler koymayı ve Çin’in temel mal ithalatını yüzde 100 vergi ve aşamalı olarak sonlandırmak için 4 yıllık bir plan içeren ‘Amerika öncelikli’ bir ticaret gündemi öneriyor.”
ARDIÇ: ENFLASYONDA KALICI DÜŞÜŞ SİNYALLERİ ALINMADAN POLİTİKA FAİZİNDE İNDİRİM ENFLASYONLA MÜCADELEYİ SEKTEYE UĞRATMA RİSKİ TAŞIYOR
Temmuz ve Ağustos aylarında güçlü baz etkisiyle gerileyen yıllık enflasyonun düşüş trendinin Eylül ayında yavaşladığını söyleyen ASO Başkanı Ardıç, şöyle devam etti:
“Aylık enflasyon %2,97 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın aylık beklentisi %1,5 seviyesinde iken %2,97’lik artış enflasyon düşüş trendinin hedeflendiği şekilde gerçekleşmediğini ortaya koyuyor. Eylül enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla faiz indiriminin ne zaman olacağı tartışmaları yeniden başladı. Daha önce de ifade ettim, enflasyonda kalıcı düşüş sinyalleri alınmadan, enflasyon ataletinin kırıldığı görülmeden politika faizinde yapılacak bir indirimin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratma riski taşıdığını düşünüyorum.”
SEYİT ARDIÇ: ARZ TARAFINDA YAŞANACAK SORUNLAR İLAVE ENFLASYONİST ETKİYE NEDEN OLUR
Ardıç, enflasyonla mücadelede talep tarafındaki eğilimlere odaklanıldığını ancak arzın güçlü kalması gerektiğini belirterek, “Arz tarafında yaşanacak sorunların ilave enflasyonist bir etkiye neden olacağı unutulmamalıdır. Para politikasında kademeli ve öngörülebilir bir yaklaşım daha sağlıklı olacaktır. Mevcut durumda reel sektörün en önemli sorunu yüksek kredi maliyetleridir” dedi.
Yüksek faiz oranının, yatırım ve büyümenin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çeken Başkan Ardıç, “Bu noktada, başta KOBİ’lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, reel sektörün üretime devam edebilmesine imkân sağlayacak uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır. Özellikle üretim ve ihracat odaklı sektörlere yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacı için düşük faizli bir kredilendirme politikası, sıkılaştırıcı politikanın üretimin ve istihdam üzerindeki olumsuz geçişini yumuşatabilecektir” diye konuştu.
ARDIÇ: MALİ DİSİPLİNİ SAĞLAMADA NE KADAR BAŞARILIYIZ
Enflasyon mücadelenin bir diğer ayağının da mali disiplin olduğunu belirten ASO Başkanı Ardıç, şöyle devam etti:
Peki mali disiplini sağlamada ne kadar başarılıyız? Mali disiplinin sağlanmasında, kamu gelirlerini artırmak ve kamu harcamalarını kısmak gibi iki temel politika aracı söz konusu. Ancak mevcut durumda sadece kamu gelirlerini artırarak mali disiplini sağlamaya çalışıyoruz. Toplumda, kamuda etkin bir tasarruf yapıldığı yönünde bir izlenim yok. Enflasyonla mücadelede vatandaşların uygulanan programa inanması son derece önemlidir. İnanmadıklarında enflasyon beklentileri yüksek kalıyor ve fiyatlama davranışları bozuluyor. 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine baktığımızda; yüzde 17,5 enflasyon hedefine karşın bütçe giderlerinin yüzde 32,8 oranında artmış olması, kamu mali disiplininin kalitesi ve inandırıcılığı hakkında soru işaretlerine neden oluyor. Ayrıca, birçok kalemde beklenen enflasyonun üzerinde artışlar olurken ekonominin verimliliği ve rekabet gücünü artıracak kamu yatırımları ve sermaye transferlerinin yüzde 4,5 oranında azalması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri açısından düşündürücüdür”
ARDIÇ: KRİTİK HAMMADDE STRATEJİMİZİ BİR AN ÖNCE OLUŞTURMALIYIZ
Hızla değişen ve dönüşen Dünya’da teknolojik gelişmelerin ve iklim değişikliğinin gündemin ilk sıralarında yer aldığına dikkat çeken ASO Başkanı Ardıç, “Küresel rekabet, yaratıcı bir yıkıma neden olurken, ileri teknoloji ürünlerin geliştirilmesinde ve sürdürülebilir enerjiye geçiş sürecinde nadir toprak elementleri kritik öneme sahiptir” dedi. Küresel güçlerin, nadir toprak elementlerinin kontrolünü ele almak amacıyla faaliyetlerini hızlandırdıklarını belirten Başkan Ardıç, “Türkiye, bu alanda kendi üretim kapasitesini geliştirebilirse, uluslararası rekabette bir avantaj sağlayabilir. Ülke olarak, vakit kaybetmeden uygulamaya alacağımız politikalarla, önemli bir nadir toprak elementi tedarikçisi konumuna gelerek ithalata olan bağımlılığımızı da önemli ölçüde azaltabiliriz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız, Eskişehir Beylikova’da bulunan dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementleri rezerviyle Türkiye’nin bu alanda dünyada ilk 5 ülke arasına girebilecek bir potansiyele sahip olduğunu belirtmiştir. Önemli olan bu potansiyeli üretime dönüştürebilmektir. 2023 ve 2024 yılı Orta Vadeli Program’da yer almasına rağmen henüz ‘Kritik Hammadde Strateji’miz’ yok ve bir an önce oluşturmamız gerekiyor. Böyle önemli bir alanda geride kalamayız” diye konuştu.
ARDIÇ: EĞİTİM KALİTESİNİ MUTLAKA ARTIRMALIYIZ
Dünya Odalar Federasyonu ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Dünya Odalar Federasyonu Avrupa ve Asya Zirvesi’nde açıklanan Milletlerarası Ticaret Odası Dünya Odalar Federasyonu Küresel Ekonomik Görünüm Anketi’nin sonuçlarına da değinen Başkan Ardıç, “Küresel iş dünyası, işletmeler için en önemli sorunların iş gücü veya nitelikli iş gücü eksikliği ile enflasyon olduğunu belirtiyor. Nitelikli işgücü sadece bizim değil tüm dünyanın sorunu” dedi. Türkiye’nin rekabet gücünü artırabilmesi için beşeri sermaye kapasitesinin etkin kullanılması gerektiğini belirten Ardıç, şöyle devam etti:
“Bunun için de eğitim kalitesini mutlaka artırmalıyız. Üniversite mezunu işsizimiz bu kadar fazla iken biz sanayicilerin ara mesleklere kalifiye eleman bulamaması ülkemizin bir gerçeğidir. Diplomalı işsizlerimizin sürekli eğitim programları ile istihdama kazandırılmaları gerekmektedir. Ülkemizde rekabet açısından bir takım kısıtlarımız var. Öncelikli olarak insan kaynağı planlamamızı doğru yapabilmemiz lazım. Çok sayıda istihdam edilemeyen üniversite mezunu mu yetiştirmeliyiz, yoksa az sayıda, yeteri kadar ama çok kaliteli üniversite mezunu ve bilim adamı mı yetiştirmeliyiz? Bu tercihi doğru yapmamız lazım.”
“REKABET ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRLER İNOVASYON VE İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİDİR”
Başkan Ardıç, “Rekabetçiliğin giderek arttığı günümüz dünyasında nitelikli işgücü şarttır. Rekabet üstünlüğünü sağlayan en önemli faktörler, inovasyon ve işgücünün piyasadaki verimliliğidir. Ülkemizin rekabet gücünün arttırılabilmesi için, nitelikli insan kaynağına sahip olması, Ar-Ge’nin pazarlanabilir ürün ve hizmete dönüştürülebilmesi, yani beşeri sermaye kapasitesinin etkin olarak kullanılması gerekir. Bunun için de eğitim kalitesini mutlaka artırmalıyız” diye konuştu.
“ORTA GELİR TUZAĞINDAN ANCAK TEKNOLOJİK VE YENİLİKÇİLİK HAMLELERİYLE ÇIKABİLİRİZ”
Başkan Ardıç, yenilikçilik ve dijitalleşme kavramları ekonomik ve sosyal yaşamın en kritik unsurları haline geldiğini söyledi. KOBİ’lerin yenilikçilik faaliyetleri ile birlikte verimliliklerinin ve ihracatlarının artabileceğini belirten Ardıç, “Türkiye, yıllardır çıkamadığı orta gelir tuzağından ancak teknolojik ve yenilikçilik hamleleriyle çıkabilecektir. Bunun için herkese görev düşmektedir. Devletimiz de bu kapsamda önemli destekler ve teşvikler vermektedir. Odamızca hazırlanan Sanayi Devlet Destekleri Rehberi, özellikle ihracatçı firmaların ve girişimlerin kamu tarafından sunulan teşvik ve desteklerden etkin şekilde yararlanması amacıyla detaylı açıklamaları içermekte ve firmalarımızı yönlendirmektedir” dedi.
ARDIÇ: İŞLETMELERİMİZİ İYİLEŞTİRMELİ, YENİLEŞTİRMELİYİZ
Yenilikçilik ve dijitalleşme kavramlarının ekonomik ve sosyal yaşamın en kritik unsurları haline geldiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Ekonomimizin dinamizmi olan KOBİ’lerin yenilikçilik faaliyetleri ile birlikte verimlilikleri ve böylece ihracatları artabilecektir. Türkiye, yıllardır çıkamadığı orta gelir tuzağından ancak teknolojik ve yenilikçilik hamleleriyle çıkabilecektir. Bunun için herkese görev düşmektedir” dedi.
Son dönemde ekonomik koşullar nedeniyle birçok KOBİ’nin operasyonlarını sürdürmekte zorlandığını ifade eden Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“Ancak bu dönemler geçtiğinde, daha sağlam bir yapı ile rekabet edebilmek için şimdiden birtakım adımları atmalıyız. Biz sanayiciler olarak öncelikle işletmelerimizi iyileştirmeli ve yenileştirmeliyiz. Sanayiciler ve KOBİ’ler olarak firmalarımızda verimlilik, yenilik, yeşil dönüşüm konularında daha aktif politikalar belirlemeli ve hayata geçirmeliyiz. Günlük, aylık düşünmekten ziyade yıllık, 3-5 yıllık ve daha uzun vadeli yaklaşımları benimsemeliyiz. Sonuçta istihdamın yaklaşık yüzde 70’ini sağlayan KOBİ’lerimizin katma değerinin yükselmesi için kamu tarafından verilen teşvik ve destekler yanında bizlerin de kendi stratejilerimizi belirleyip ona göre hareket etmemiz gerekiyor.”
ARDIÇ: SAĞLIK ENDÜSTRİLERİ BAŞKANLIĞI”NIN KURULMASI DEĞERLENDİRİLMELİDİR
Başkan Ardıç, son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle sağlık sektöründe gerek sağlık ürünleri üretim ve tüketimi gerekse de sistemin etkin ve kapsamlı bir denetiminde yapısal reforma ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Üretim tarafında ilaç ve tıbbi cihazlar yanında Tıpta ve Eczacılıkta Kullanılan Kimyasallar ve Teçhizatlar ürün gruplarında kamu alımlarının etkinliği ile yerli üretimin teşvik edilmesinin öncelikli hedef olması gerektiğini belirten Ardıç, “Sağlık sisteminin güçlendirilmesi ve yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi için somut bir stratejik yol haritası hazırlanmalıdır” dedi. Türkiye’nin 2023 yılında sağlık alet ve ürünlerinde 2,8 milyar dolar ihracat, 7,9 milyar dolar ithalat yaptığını hatırlatan Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Bu sektörde 5,1 milyar dolar dış ticaret açığı vermemiz, yerli ve milli üretimi desteklemenin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Savunma sanayii modeline benzer olarak düşünülen Sanayi İşbirliği Programının Sağlık Bakanlığında uygulanması amacıyla bir daire başkanlığı kurulmuş ancak beklenen seviyede yerlileştirme projesi gerçekleştirememiştir. Bunun aksayan yönlerinin gözden geçirilip etkili bir yerlileştirme programına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu kapsamda üreticiler, kullanıcılar, ürün ve hizmet alanların tek amaç doğrultusunda koordine edileceği, yerli ve milli bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdürebileceği ‘Sağlık Endüstrileri Başkanlığı’nın kurulması değerlendirilmelidir.”
101 YIL ÖNCE ATILAN SAĞLAM TEMELLER
Başkan Ardıç, Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan son dönemdeki gelişmelerin, Cumhuriyet’in ve onun değerlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“101 yıl geçmesine rağmen o gün atılan temellerin sağlamlığını her geçen gün tecrübe ediyoruz. Bu duygularda Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünü kutluyor, başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Milli Mücadelenin tüm kahramanlarını ve şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.”
ÖZDEMİR: ÜRETİM MERKEZLERİ İÇ ANADOLU’YA TAŞINMALI
STSO Başkanı Zeki Özdemir de ASO’da ağırlanmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Sivas’taki tarihi yapılar ve mevcut yapısının şehir için büyük bir potansiyel oluşturduğunu anlatan Özdemir, yüksek hızlı trenin Sivas’a ulaşmasıyla Ankara ile bağların daha da kuvvetlendiğinin altını çizdi. Özdemir, kentte 5 organize sanayi bölgesi bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de sanayi bölgelerimizin Marmara Denizi’nin etrafında, daha kıymetli ovalarımızda yer edinmiş olması bizi üzüyor. Çünkü asıl Anadolu’nun merkezi olan bu topraklarda, İç Anadolu’da, Ankara’da, Kayseri’de, Kırşehir’de, Sivas’ta, Nevşehir’de bu organize sanayilerimizin yer edinmesini, üretim merkezlerinin saydığım şehirlerde olmasını, devletimizin, hükümetimizin bunu bir sanayi politikası haline getirmesini vurgulamak istiyorum.”
Toplantıda, ASO Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Cansız’ın iki oda arasında yürütülebilecek işbirliği olanaklarına ilişkin bir sunum da yaptı.
ASO’daki iş dünyası buluşmasında TOBB Ankara ve Sivas Kadın Girişimciler ile Genç Girişimciler Kurulları da ortak toplantılar düzenledi.