Beton, Ağaç ve İhale Döngüsü
Yol yapılır, ihale edilir, açılır; birkaç ay sonra altyapı çalışmaları başlar ve yapılan yol yeniden bozulur. Sonra bir başka ihaleyle tekrar yapılır. Bu döngü, halkın ihtiyacından çok, taşeronların ve ihale sürecinin kazanç mekanizmasına hizmet ediyor gibi.
Samsun Alaçam Geyikkoşan Yolu’na bakın. Eskiden sahile giden, yolun iki yanında büyük, gölge veren ağaçlar vardı. Ortasında küçük palmiyeler ve özenli bir peyzaj çalışmasıyla yürüyüş keyfi sunuluyordu. Bugün? Büyük ağaçlar kesildi ve kesilmeye devam ediyor; yol betonarme hâline getirildi. Yüksek maliyetli, soğuk ve yapay bir yol… Kentleşmeye başladıkça çabucak bozulacak bir yol.
Yolun kenarındaki kişisel mülklerin yanı sıra kamu arazileri ve kamu binaları da imara açılıyor, kat karşılığı devrediliyor. Son zamanlarda yapılan ihaleler halkın yararına mı, yoksa “yaptık, sattık, cebimize koyduk; bundan sonra ne olursa olsun” mantığıyla mı yürütülüyor? Görünüşe göre bu yol ve imara açılan araziler, geleceğe yatırım veya halka hizmetten çok, bugün hizmet adı altında bütçe hesabı yapılmadan, hazineye ait mirasların devredilmesine ve “görev tamamlandı” diyip çekilmeye hizmet ediyor.
Halkın ihtiyacı doğal, yürünebilir ve estetik bir yol iken, maliyeti çok yüksek betonarme bir yol yapıldı. Hazineye ait arazilerin ve kamu binalarının halka hizmet için dönüştürülmesi ve mülkiyetinin hazinede kalması gerekirken, kat karşılığı elden çıkarılması sadece paranın kimlere aktarıldığını gözler önüne seriyor.
Soru basit: Bu yol ve kat karşılığı devredilen araziler halk için mi, yoksa ihale ve çıkar ilişkileri için mi yapılıyor?