Samsunspor A.Ş. Başkan Vekili Veysel Bilen’den Açıklamalar
Samsunspor A.Ş. Başkan Vekili Veysel Bilen, “Transfer yasağı süreci, Fenerbahçe maçı hazırlıkları ve sakatlığı bulunan oyuncularımız” hakkında açıklamalarda bulundu. Başkan Vekili Veysel Bilen, “Bugün hem takımımızın son durumu hem de önümüzde oynayacağımız Fenerbahçe maçı ile ilgili olarak siz değerli basın mensuplarının aydınlatılması gereken konular hakkında bir araya geldik. Takımımızın durumunu özetleyecek olursak, ligin ilk 8 haftası itibariyle, oynadığı oyunla, verdiği mücadeleyle ve puan cetvelindeki sıralamasıyla, gelecek adına ümit veren bir Samsunspor izlettirdiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Bu başarıda emeği geçen başta başkanımız Yüksel Yıldırım olmak üzere, teknik ekibimiz, oyuncu kardeşlerimiz, yönetim kurulumuz, icra kurulumuz ve tüm çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz. Biliyoruz ki bu geldiğimiz nokta, bizim açımızdan sorumluluğumuzu bir kat daha artırıyor. Bunun bilincindeyiz. Asla gevşemeye ve şımarmaya tahammülümüz yok. Çünkü önümüzde oynanmamış 30 maç daha var. Bu süreçte çok şey değişecek. Hepimizin bildiği gibi, sezonun ikinci yarısı çok daha zorlu geçiyor. Ara transfer döneminde birçok takım kadrolarını güçlendiriyor ve eksiklerini tamamlıyor. Bu nedenle hocamızın da her defasında belirttiği gibi, alabildiğimiz kadar puan almak için mücadele edeceğiz. Sonra sıralamadaki yerimize bakacağız. Ancak birinci felsefemiz, mücadele eden, camiasına izlettirdiği futbolla beğeni sunan, futbolu asla çirkinleştirmeyen, sahada karakterli mücadeleyle ve duruşuyla sezona damga vuran bir Samsunspor olmak gibi hedefimiz var. Bu konuda da inşallah göreceksiniz ki yıl sonuna kadar aynı tempo ve heyecanla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bildiğiniz gibi takımımız son hafta Adana Demirspor deplasmanına gitmişti. İlk yarıda gerçekten beklemediğimiz bir oyun sergiledik ve sonuç ortaya çıktı. Ancak ikinci yarıya başlarken inancımızı hiç kaybetmeden, maçı çevireceğimizi, ve mutlak galip geleceğimizi ifade ettik. Nitekim 3-1 bitti. Tabii bu maçtan çıkarmamız gereken dersler de var. Az gevşediğinizde ya da rakibinizi küçümsediğinizde bunun hemen bir faturası oluyor. Bunun da bizim açımızdan hayırlı olduğunu düşünüyoruz. İkinci yarıda hocamızın yaptığı değişiklikler ve oyuncu kardeşlerimizin karakterlerini ortaya koymasıyla haklı bir galibiyet aldık. Maç fazlasıyla da olsa şu anda ligin ikinci sırasındayız. Yeri gelmişken, bu konuda geçenlerde ortaya çıkan bir istatistik üzerine de bir şeyler söylemek istiyorum. Bu maçın özelinde baktığınızda Samsunspor’un oynadığı maçlarda topun oyunda en az kaldığı tespit edilmiş. Bunun tespiti için eyvallah bir şey demiyorum. Ancak bu tespiti, takımın çok öne çıktığı, her yerde pozitif konuşulduğu ve takdir gördüğü bir mecrada yapılmasını biraz haksızlık olarak görüyorum. Bir de bakış açısı da farklı. Şimdi acaba topun oyunda kalmama süresinin nedeni Samsunspor mu? Yoksa rakip takımın, özellikle gole kadar olan bölümde oyunu soğutması, sakatlıklar, fauller ve hakem triosunun buna izin vermesi mi ciddi bir biçimde etkiledi? Bakarsanız, zaten ilk 50 dakikanın içerisinde belki top 20 dakika bile oyunda kalmadı. Sonra biz gol attıktan sonra Adana Demirspor’da biraz oyunu hızlandırmaya çalıştı. Takımımızın kazanma alışkanlığı inancını ve karakterini ortaya koyuyor. Samsunspor olarak altını çizmek istiyorum ki sahada asla centilmenlikten, mücadeleden, mücadele ruhundan ve topu oyunda tutma yönünde, futbolu güzelleştirme konusunda kesinlikle taviz vermediğimiz konulardan bir tanesidir. Hocalarımız da bu konuda özellikle oyuncu kardeşlerimize telkinde bulunuyorlar ve zaten öyle olmasa, diğer maçlara bakın hep biz, en çok topun oyunda kaldığı, futbolun oynanmaya çalışıldığı ve futbolun güzelliklerinin sergilenmeye çalışıldığı bir Samsunspor var. Bütün futbol kamuoyu ve spor kamuoyu da bunu vurguluyor. Baktığınız zaman bütün köşe yazarları ya da yorumcular bu sezon Samsunspor’u izlemekten keyif aldıklarını söylüyorlar. Böyle bir takım bir maçta bu keyiften vazgeçip, oyunu yatarak ve topu oyunda tutmadan maçı kazanma tavrına girmez. Bunu da açıklığa kavuşturmuş olalım. Bilen, “Şimdi buradan 20 Ekim’de oynayacağımız Fenerbahçe maçına geçmek istiyorum. Fenerbahçe-Samsunspor ve Samsunspor-Fenerbahçe maçları, gerek Samsun’da gerek İstanbul’da nerede oynanırsa oynansın, geçmişten bugüne hep zevkli, rekabetçi ve hafızalarda çok iz bırakan maçlardır. Dolayısıyla öncelikle şunu ifade edeyim ki: 20 Ekim’de Fenerbahçe ile oynayacağımız maç tam bir futbol şölenine dönüşecek. Sahanın dışında tribünleri dolduran taraftarlarımız centilmence takımlarını destekleyecek. Bugüne kadar 12’inci adam hep takımının itici gücü oldu. Bu maçta da öyle olacak. Onlara çok ihtiyacımız var. Sahadaki kardeşlerimiz, kenardaki arkadaşlarımız ve teknik ekibimiz bu bilinçle maçı kafalarında oynamaya başladılar. Fenerbahçe maçında göreceksiniz ki, sahada mücadele eden, Atatürk’lü armayı terinin son damlasına kadar temsil edecek, karakterli oyuncu grubumuzla kazanmak için sahaya çıkacağız. Tek düşüncemiz bu. Başkanımızdan masörümüze, hocamızdan teknik ekipteki diğer kardeşlerimize kadar hepimizin görüşü bu maçı nasıl kazanırız diye. Bu maçı kazanmanın sadece bir maç kazanmak olmadığını biliyoruz. O zaman Samsunspor’u Türk futbol kamuoyunun gündemine farklı taşıyacağımıza inanıyoruz. O haftanın, belki o ayın, hatta sezonun konuşulacak maçlarından biri olacağına inanıyoruz. Öyle de olmasını temenni ediyoruz. Bu nedenle bu maça taraftarlarımızın yoğun ilgisini görüyoruz. Şu anda inancım o ki, hem kombine satışlarımızda hem de biletlerde stat full olacak. Şöyle bir örnek vereyim: Satışa sunmadığımız 4-5 tane locamız vardı çeşitli nedenlerle. Şimdi o kadar bir talep var ki localara da. Dün arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık. Dedik ki, o zaman bu lokalara da verelim ki İstanbul’dan Ankara’dan talep var bu localar için. Bu seyir zevkinden mahrum kalınmasın.Böylelikle sahada başka bir ambiyans olmasına katkıda bulunmuş olacağız. Bu ilgiyle, biz iyi bir oyunla inşallah Fenerbahçe maçından sonra konuştuğumuz zaman bunların gerçekleştiğini görerek sohbet etmiş olacağız. Bu konuda da inancımız tam, oyuncu kardeşlerimize güveniyoruz. Bir diğer konumuz, başkanımızın demeçlerini bazen ya bir manşet atarak ya da konuşmalarının içinden bir bölümünden cımbızla bir şeyler çekerek farklı bir gündem yaratılmak isteniyor. Bu konuda da yine başkanımızın izniyle bir şeyler söylemem gerektiğine inanıyorum. Birincisi, bizim net bir şekilde bu sezon için transfer yasağımız var. Ara transfer döneminde de transfer yapmak gibi bir pozisyonumuz yok. Bizim tahtamız bu sezon bittiği zaman, 2025-2026 sezonu için açılacak. Burada mutabık olalım. Şimdi manşet “Şubat’ta transferi yapacağız” şeklinde. Ancak söylemle manşet hiç örtüşmüyor ve hakikatle de bağdaşmıyor. Hem Temmuz’a kadar transfer yasağımız var hem de Şubat ayında transfer yapacağız. Buradaki söylenmek istenen ya da ifade edilen, bizim Ocak sonu yani Şubat başına kadar herhangi bir çalışmamızın, herhangi bir transfer çalışmamızın söz konusu olmayacağıdır. Bütün Avrupa ülkelerinde ve Dünyada şöyledir: O sezonla ilgili ara transfer döneminin bitmesiyle yeni sezon kadro yapılanması için takımlar çalışmalara başlar. Başkanımızın da net ifadesi, bu doğrultuda ara transfer dönemi bittikten sonra yeni sezon takım yapılanması ile ilgili olarak ön çalışmalara başlanacaktır. Bir tarafta scout ekibimiz diğer tarafta teknik ekibimiz bütün sezon boyunca diyalog halinde çalışmalar yaparlar. Şubat ayından başlayarak yeni sezonda kadromuzda görmek istediğimiz oyuncuların bir kısmı ile zemin yoklaması ve ön görüşmeler yapılabilir. Çünkü transfer yapmak demek, sadece transfere izin verilen tarihler arasında olmaz. Geçmişte böyle yapılsa bilse bugünkü kurumsal yapısının içinde Samsunspor’da böyle bir düzen de yok çalışmada yok. Bugünden bu haberi çaptırmak şu anda ter döken emek veren oyuncu kardeşlerimize çok büyük haksızlık ve saygısızlık olur. Bunu kavrayamadığı için bazı arkadaşlar böyle yanlış bilgilendirme yapıyorlar. Scout ekibi, 12 ay boyunca maçları ve oyuncuları izleyerek teknik ekibe rapor veriyor. Teknik ekip, kadro yapılanmasıyla ilgili önümüzdeki sezonlarla ilgili görüşlerini sunuyor. Bu çalışma, bir sezon boyunca maçlar oynanırken de devam ediyor. Ancak bu, adamı transfer ettin, getirdin, konuştun, görüştün demek değil. Böyle bir durum söz konusu değil. Şubat ayından sonra, ligdeki durumunuz şekillenmeye başladıkça ve sözleşmesi bitecek oyuncular gerek sizde gerekse Temmuz’da transfer etmeyi düşündüğünüz oyuncuları, ancak zaten kulübüyle ve oyuncuyla yasal olarak, prosedür olarak sözleşmesinin bitiminden 6 ay öncesine kadar görüşemeyiz. Yani Haziran, Temmuz’da sözleşmesi bitecek oyuncularla siz ancak Ocak’tan sonra görüşebilirsiniz. Bizim de plan ve programımızın içindeki hadise budur. Scout ekibinin hazırladığı ya da hazırlayacağı listedeki oyuncularla teknik ekip örtüşür ise, bir sonraki sezon için kadro yapılanmamızda yönetim kurulumuzun ve icra kurulumuzun görüşü doğrultusunda sadece ve sadece futbol direktörümüz bir ön görüşme yapar. Ne zaman? Şubattan sonra. O oyuncunun durumu ne? Kulübü uzatıp uzatmayacağı ya da kulübümüze ilgi duyup duymayacağı? Bütün bunlar bir günde, iki günde olmuyor. Şubat sonunda başlarsınız, Mayıs’a kadar sürer bu süreç. Mayıs’ta sezon bittiği zaman şartlar uyuyorsa Haziran-Temmuz ayları geldiğinde, transfer sezonu açılınca oyuncuları kampa yetiştirmeye çalışırsınız. Şimdi bu kadar milyon euroların, milyon TL’lerin harcandığı bir ortamda işinizi şansa bırakamazsınız. Bir de geçmiş dönemdeki Samsunspor yok. Kurum kültürü oluşmuş, şirketleşme yönünde, başkanımızın önderliğinde her gün üstüne koyarak giden bir yapımız var. Biz 2. Lig’de başladığımız zaman icra kurulumuz yoktu. Sadece bir yönetim ve yöneticilerimiz vardı. Sonra 1. Lig’e çıktık, icra kurulu oluşturduk. Süper Lig’de icra kurulunun sayısını artırdık. Son olarak da biliyorsunuz, dernekteki 3 arkadaşımızı Futbol A.Ş.’nin icra kuruluna aldık. Buradan da ne çıkıyor? Bazı yayın ve basın organlarında “Dernekten şirketi koparttınız. Derneğe değer vermiyorsunuz. Derneği elinizin tersiyle ittiniz, derneğin odası bile yok. Dernekle kimse ilgilenmiyor. Varsa yoksa şirket diyorsunuz.” sorularının cevabını vermiş oluyoruz. Dernekteki arkadaşlarımızda son derece başarılı çalışmalar yapıyor. Dernek ve şirket arasında etle tırnak gibiyiz. Bir fark yok. Zaten bildiğiz gibi 3 arkadaşımız da icra kurulumuza katıldı. İcra kurulumuz büyüdü, ihtiyaç halinde daha da büyüyecektir. Biz can Biz canlı bir mekanizma olarak güçlü ve Başkanımız gibi Dünya’da bilinen bir Samsunspor yaratmak için Başkanımız Yüksel Yıldırım önderliğinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu konuda da bize güvenilmesini destek olunmasını bekliyoruz. Madem diyoruz ki başkanımız, dünyanın kabul ettiği bir iş adamı. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın her tarafında kabul görüyor. Onun yönettiği, sahip olduğu şirket küçük düşünebilir mi? Vizyonsuz hareket edebilir mi? Asla. Onun vizyonu sadece takım değil, geldiği günden beri söylüyor: Samsunspor futbol takımı değil, Samsunspor Futbol Kulübü olacak. Kulüp olmak için de kurumsal olacak. Sadece adının anonim şirket olması değil. Ama kurum olmak, kurum kültürü oluşturmak farklı bir şey. İşte biz Samsunspor’da bunu, karakterli, centilmen, mücadeleci, başarılı, açık, dürüst, şeffaf, adil bir yönetim anlayışıyla hem kendimizde hem de Türk futbolunda beklediğimiz bir yapı içerisinde gerçekleştiriyoruz. Samsunspor’u daha başka yerlere taşımak için gecemiz gündüzümüzle çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz. Burada yine gazetelerin bazılarında ya da sosyal medyada gerçeği araştırmadan bilmeden sorgulamadan yanlış ve yanlı eleştiriler geliyor. “Siz ayakta mı uyuyorsunuz? Niye oyuncunuza sahip çıkmıyorsunuz? Okan, milli takıma çağrılması gereken formda. Üstelik de Samsun’da milli maçta Mert Günok kadroda yoksa Okan neden yok?” Arkadaşlar, Okan, Adana Demirspor maçında ısınmaya çıktığı zaman sakatlandı. Fedakarlık yaparak doktorumuzun müdahalesiyle maçı tamamladı ve bugün hala tedavisi devam ediyor. İnşallah Fenerbahçe maçına sağlık ekibimizin verdiği rapor doğrultusunda yetişecek. Böyle bir pozisyonda Okan nasıl milli takıma gitsin? Milli takım zaten Okan için aradı ama sağlık ekibinin raporunu görünce olmadı. Diğer taraftan ise Olivier Ntcham, milli takımı reddetti diye manşet atılıyor. Ntcham’ın durumu da aynı, buna benzer. Ntcham çok yoğun tempoda maçlar oynadığı için hafif bir sakatlığı var, tedavi olmak zorunda. Sağlık ekibi milli takıma giderse iyileşme süreci uzar diye rapor verdi. Ntcham, “Benim için Fenerbahçe maçı son derece önemli. Ben o maçta mutlak oynamak istiyorum. Hem takımıma katkı vermek hem de böyle bir maçı yaşamak istiyorum” dediği için kendi ülkesinin milli takımının hocasıyla görüşüp affını istemiş ve de Samsun’da tedavisi yapılıyor. İnşallah Salı günü takımla birlikte çalışmalara başlayacak. Son olarak söyleyeceklerim, yine taraftarlarımıza gerçekten teşekkür ediyoruz. Her zaman yanımızda oldular, bize inandılar ve güvendiler. Deplasmanda, iç sahada bizi yalnız bırakmıyorlar. Sadece Fenerbahçe özelinde değil, ricamız bu takıma olan güvenlerini ve desteklerini esirgememeleri. Daha önce de dediğim gibi, geride kendi sahamızda oynayacağımız maçlarımız var. Deplasmanda oynayacağımız maçlarla beraber toplam 30 maçımız var. Oyuncu kardeşlerimiz çok karakterli. Formasını ıslatırken içten ve başarılı olmak için her türlü fedakarlığı yapan, özellikle de takım kaptanlarımıza gerçekten bir kez daha teşekkür ediyorum. Çok iyi liderlik yapıyorlar, çok iyi arkadaşlık kuruyorlar, takım tamamen kolej havasında. Bu nedenle onlar her türlü desteğe ve övgüyü hak ediyor. Lütfen oyuncu kardeşlerimize desteklerini esirgemesinler. Onları yalnız bırakmasınlar. Ürünlerimizin satışı devam ediyor. Birçok yeni ürün çıkardık. Bu ürünlerimize ilgi göstermelerini bekliyoruz. Bakın, önümüzde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı geliyor. Atatürk’lü formalarımız var. Buradan iş dünyasına sesleniyorum: Lütfen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda iş yerlerindeki çalışanlarınıza Atatürk’lü forma giydirerek hem aidiyet duygusunu geliştirelim hem de o günü anlamlı bir şekilde Türkiye’nin gündemine taşıyalım. Samsun’da bütün çalışanlar sokaklarda, iş yerlerinde parklarda Atatürk’lü formamızdan ve Samsunspor formasıyla dolaşsınlar. Arkasından 10 Kasım geliyor. Atamızın huzuruna gittiğimiz zaman neden Atatürk’lü formamızla gitmeyelim? Bunlar, kurum kültürünü zenginleştiren, şehirdeki aidiyet duygusunu geliştiren kavramlar. Bu konuda sivil toplum örgütlerine, iş dünyasına, ticaret sanayi odasına ve diğer odaların başkanlarının konuya hassasiyetle eğilmelerini rica ediyorum. Bu çağrımıza cevap versinler” ifadelerini kullandı.