Dolar 32,4253
Euro 34,8258
Altın 2.399,42
BİST 10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 16°C
Hafif Yağmurlu
Samsun
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 15°C
Paz 17°C
Pts 19°C
Sal 21°C

Depreme karşı sigorta yaptırmak hayati önem taşıyor

– Ray Sigorta Üst Yöneticisi Koray Erdoğan:
– “2 milyon 310 bin adet konut bulunan 11 ildeki DASK sigortalılık oranlarına baktığımızda bölgedeki 1 milyon 119 bin konut sigortasız. Konut sigortası oranı ise sadece yüzde 21, yani 485 bin konutun sigortası bulunuyor”

Depreme karşı sigorta yaptırmak hayati önem taşıyor
20 Mart 2023 12:09
98
A+
A-

İSTANBUL (AA) – Ray Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Koray Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sigortanın daha da önem kazandığını belirterek, “Ne zaman ve nerede meydana geleceği belli olmayan deprem gerçeğine karşı önemli bir rol üstlenen sigorta, yaraların hızla sarılıp hayatın yeniden normale dönmesini sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

Ray Sigorta'dan yapılan açıklamaya göre, yüzyılın afeti olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, sigortanın önemi yeniden gündeme geldi.

Aktif fay hatlarının geçtiği Türkiye topraklarında deprem riskine karşı sigorta yaptırmak hayati önem taşıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Ray Sigorta CEO'su Koray Erdoğan, ne zaman ve nerede meydana geleceği belli olmayan deprem gerçeğine karşı önemli bir rol üstlenen sigortanın, yaraların hızla sarılıp hayatın yeniden normale dönmesini sağladığına işaret etti.

1999 yılında yaşanan deprem felaketinin ardından zorunlu hale getirilen deprem sigortasının (ZDS), deprem ve deprem nedeniyle meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kayması sonucu binada oluşan maddi zararları poliçedeki limitler dahilinde karşıladığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz yılın Kasım ayında yapılan düzenlemeyle DASK'ın bir konut için ödeyeceği azami teminat tutarı iki katına çıkarılarak 640 bin liraya yükseltilmişti. Ancak artan konut fiyatları göz önüne alındığında tazminat tutarı hem sigortalı binada meydana gelen zararın tamamını karşılayamıyor hem de poliçenin içeriği gereği sigortalı konutta bulunan eşyaların uğrayacağı zararlar ile kira kaybı, manevi tazminat, hastane ve barınma gibi masraflar teminat dışı kalıyor.

İşte bu noktada ev sahiplerinin isteğe bağlı yaptırdığı konut sigortası devreye girerek limiti aşan kısım karşılanıyor. ZDS, deprem nedeniyle oluşacak bina hasarlarını belirli limitler içerisinde öderken, konut sigortasında yangın, deprem, hırsızlık, sel, su baskını, kişinin poliçeye eklettiği zarar görme riski bulunan eşyalar ve pek çok risk sigortalının belirttiği metrekare ve birimler üzerinden belirlenmiş limitle ödeniyor.”

– “Araçlarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, aynı şekilde evlerimize, hatta kendimize de göstermeliyiz”

Konut sigortası ve zorunlu deprem sigortasının birbirinden bağımsız ancak birbirini tamamlayan nitelikte olduğunu vurgulayan Koray Erdoğan, şu bilgileri verdi:

“Aslında iki sigorta arasındaki bu ilişki, trafik sigortası ile İMM sigortası arasındaki mantığa çok benziyor. Bu yüzden araçlarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, aynı şekilde evlerimize, hatta kendimize de göstermeliyiz. Vatandaşların, zorunlu sigortaları düzenli olarak yaptırmayı ve ZDS teminat limitlerinin üzerinde kalan kısımlar ile eşyalarına gelebilecek zararlar için konut sigortası yaptırmayı deprem felaketine karşı alınabilecek önlemlerden biri olarak görmeleri lazım. Bu bahsettiklerim sadece konut ve eşyaya gelecek zararlar için geçerli. Deprem sürecinde özellikle araçlarda da çok önemli zararlar meydana geldi.

Araçlar için de kasko sigortasının yaptırılması büyük önem taşıyor. Maalesef, sektör verilerine baktığımızda ise ülkemizdeki sigortalılık oranının halen çok düşük olduğunu görüyoruz. Zorunlu olan ZDS için bile bu oran yüzde 58 düzeyinde, kasko tarafında ise yüzde 27,6’ya düşüyor. Ancak, tüm Türkiye’yi yasa boğan deprem çok ağır ve çok acı gerçekleri göz önüne serdi; binlerce bina tamamen çöktü veya kullanılamaz hale geldi, on binlerce araç hasar gördü, 50 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. Artık sigortanın hayati önem taşıdığını anlamamız ve yaşanabilecek bu deprem gibi katastrofik risklere karşı sigorta penetrasyonunu mutlaka artırmamız gerekiyor.”

– “Risklere karşı bilinçlendirme yapılmalı”

Erdoğan, afet bölgesinde ZDS yanında deprem teminatı içeren, kasko, yangın, hayat ve ferdi kaza sigortası poliçe sayısının 4 milyon civarında olduğunu belirterek, zarar gören sigortalıların hayatlarını kolaylaştırmak için büyük efor sarf ettiklerini aktardı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Bina ve Konut Nitelikleri Araştırması verilerine göre, depremden etkilenen illerdeki hane halkının yarıdan fazlasının 2001 ve sonrasında inşa edilen binalarda yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“2 milyon 310 bin adet konut bulunan 11 ildeki DASK sigortalılık oranlarına baktığımızda bölgedeki 1 milyon 119 bin konut sigortasız. Konut sigortası oranı ise sadece yüzde 21, yani 485 bin konutun sigortası bulunuyor. Özetle, konutların yarısından fazlasının hiçbir sigorta koruması bulunmuyor ve bu rakamlar büyük bir teminat açığı olduğunu gösteriyor.

Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa'nın depremin etkilediği iller ve çevresindeki konut ve kira fiyatlarını incelediği araştırmasında deprem öncesinde felaketten etkilenen illerde şubat ayı için öngörülen fiyat artışının yüzde 8, kira artışının ise yüzde 4 olduğu, deprem sonrasında ise bu illerde satılık konut fiyatlarının ortalama yüzde 14, kiraların ise ortalama yüzde 17 arttığı görülüyor. Araştırma sonuçları oldukça üzücü ama bir o kadar da dikkat çekici, çünkü varlıkların değerlerinin arttığı ve yerine koyma maliyetinin çok yükseldiği bir ortamda kayıpların güvence altına alınması gerektiğini bizlere hatırlatıyor.”

Muhabir: Cevat Kışlalı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.