Elektronik atıklar “Köstebek” sayesinde doğaya karışmaktan kurtarılıyor
– Kullanım ömrünü tamamlamış elektronik cihazların evlerden ve firmalardan toplanmasını sağlayan uygulamanın geliştiricisi ve çevre mühendisi Müge Baltacı:
– “(Atığınızın) Fotoğrafını çekiyorsunuz ve bir atık sepeti oluşturuyorsunuz. Sepetinizi oluşturduktan sonra onaylayıp adresinizi seçip randevu için size ulaşmamızı bekliyorsunuz”
– “Bu yılın ilk çeyreğinde 2,5 tona yakın elektronik atığı geri dönüştürmüşüz. Bu da yaklaşık 20 metrik tonluk bir karbon emisyonunun indirgenmesine yani bir ampulün 758 saat yanarken sebep olduğu karbon emisyonuna eşlenik”
İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – Çevre mühendisi Müge Baltacı'nın geliştirdiği “Köstebek” adlı mobil uygulama, bireyler ve şirketlere elektronik atıklarını geri dönüştürme konusunda kolaylık sağlıyor.
Teknolojinin sunduğu son olanaklarla piyasaya sunulan her yeni ürün, beraberinde eski cihazların neden olduğu elektronik atık sorununu getiriyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2020'de yayımlanan Küresel e-atık İzleme Raporu'na göre, 2019'da dünya çapında 53,6 milyon ton elektronik atık ortaya çıktı. En büyük atık hacmi yaklaşık 24,9 milyon ton ile Asya kıtasında gerçekleşirken, bu kıtayı 13,1 milyon ton ile Amerika, 12 milyon ton ile Avrupa, 2,9 milyon ton ile Afrika ve 0,7 milyon ton ile Avustralya takip etti. Doğaya atıldığında birçok çevre sorununa neden olan bu atıkların geri dönüştürülerek yeniden kullanılması, çevrenin korunması açısından büyük önem taşıyor.
Elektronik atıkların geri kazanımı için “Köstebek” adında bir uygulama geliştiren çevre mühendisi Müge Baltacı, uygulamanın detaylarını AA muhabiri ile paylaştı.
Doğru değerlendirildikleri takdirde elektronik atıkların ikincil ham madde olarak yeniden kullanılabileceğini belirten Baltacı, yanlış değerlendirilme durumunda ise içerdikleri kimyasallar ve tehlikeli maddelerin sızıntısıyla hem çevreye hem de insan sağlığına zarar verebildiğini söyledi.
Elektronik atıkların geri dönüştürülmediği zaman katı atık depolama sahalarına gönderildiğini ve bu atıkların çözünemeyerek toprağı kirlettiğini vurgulayan Baltacı, “Bir buzdolabını ya da bir televizyonu toprağın altına gömdüğünüz zaman yıllar boyunca orada kalacak ve kalırken de içerisindeki o kadmiyumun, civanın toprağa ve suya karışmasıyla bize ve doğaya zarar verecektir.” ifadelerini kullandı.
Çıkış noktalarının, bireyleri geri dönüşüme teşvik etmek ve katkılarını takip etmek olduğunu anlatan Baltacı, uygulamanın işleyişi hakkında şu bilgileri aktardı:
“Mobil uygulamaya telefon numaranızla giriş yapıyorsunuz. Daha sonrasında ortada bulunan artı butonuna bastığımızda bir ekran açılacak. Burada atık cihazınızın bilgilerini girmenizi istiyoruz. Daha sonra fotoğrafını çekiyorsunuz ve bir atık sepeti oluşturuyorsunuz. Sepetinizi oluşturduktan sonra onaylayıp adresinizi seçip randevu için size ulaşmamızı bekliyorsunuz.”
Sisteme kaydedilen görseller sonrasında kullanıcıların puan kazandığını, bunların da anlaşmalı bağış noktalarında kullanıldığını anlatan Baltacı, söz konusu bağış kanallarını çevre, kadın, çocuk ve hayvan hakları gibi alanlarda çalışan kurumlar arasından seçtiklerini bildirdi.
– Elektronik atıklar ham madde olarak kullanılabiliyor
Kullanıcıların uygulama üzerinden kişisel karbon ayak izini nasıl indirgediklerine dair bilgilere de ulaşabildiklerini kaydeden Baltacı, toplanan atıkların geri kazanım için tesislere gönderildiğini, kurumsal firmalara atıkların dönüşümü için farklı bir seçenek daha sunduklarına değindi.
Baltacı, “Burada bir dijital altyapıyla birlikte firmalara ulaşıyoruz ve her elektronik atık için bir dijital atık pasaportu üretiyoruz. Bu pasaportla birlikte hem Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde globalleşme adımlarına uygunluk gerçekleştiriliyor hem de ham madde gibi borsalarda o atığın sürecini raporlayabilecekleri standarttaki bilgileri sistem içerisinden alıp kullanabiliyorlar.” diye konuştu.
Ham madde kıtlığıyla savaşan bir dünyada elektronik atıkların içindeki ham maddelerin yeniden kullanılmasının, kaynakların etkili yönetimi noktasında önemli bir fayda sağlayacağının altını çizen Baltacı, bunların doğru değerlendirilebilmesi için mutlaka entegre tesislere gitmesi gerektiğine işaret etti.
Baltacı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örnek veriyorum, bir kabloyu düşünün. Kablonun içerisindeki bakırı geri kazanırken dışındaki plastiği ne yapacağız? O plastik de aslında geri kazanılarak yeniden bir ürünün üretilmesi için kullanılabiliyor. Burada genelde bakırın, altının, daha çok endüstri tarafına ikinci bir ham madde olarak satışı tesislerden gerçekleştirilirken plastik gibi ham maddeler perakendede ürün üretimi tarafında kullanılabiliyor.”
– “Yılın ilk çeyreğinde 20 metrik tonluk karbon emisyonunu indirgedik”
Geri kazanım için gönderilen elektronik atıkların içindeki verilerin, bir yazılımla geri kurtarılamayacak şekilde tamamen silindiğini ve fiziksel imha yöntemi ile imha edilen cihazlardan yüksek oranlarda ham madde geri kazanımı sağladıklarını anlatan Baltacı, imha sonrası imha sertifikası, imha görüntü ve videolarının da kullanıcılara sunulduğunu, geri kazanım, atık ayrıştırma, karbon raporu gibi sürdürülebilirlik çalışmalarında kullanılabilecek raporları firmalarla paylaşabildiklerini sözlerine ekledi.
Bireysel elektronik atıkları şu an için sadece İstanbul'da topladıklarından ve 1,5 yıl içinde 15 tona yakın elektronik atığın geri kazanımını sağladıklarından bahseden Baltacı, “Bu yılın ilk çeyreğinde 2,5 tona yakın elektronik atığı geri dönüştürmüşüz. Bu da yaklaşık 20 metrik tonluk bir karbon emisyonunun indirgenmesine yani bir ampulün 758 saat yanarken sebep olduğu karbon emisyonuna eşlenik.” ifadelerini kullandı.
Elektronik atık miktarını azaltmanın başlıca yolunun atık oluşumunu engellemekten geçtiğine dikkati çeken Baltacı, bunun için tüketicilere, hızlı tüketimden kaçınmaları ve bozuk cihazları atmak yerine tamir ettirmeleri tavsiyesinde bulundu.
Muhabir: Sibel Kurtoğlu