İşitme kaybının erken teşhisi çocuk gelişiminde büyük önem taşıyor
– Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin:
– “İşitme kayıplı bebeklerin en geç 6 aylıkken cihazlandırılması gerekiyor. Böylece, cihaz aracılığı ile gelen uyarılar beynin işitme merkezindeki nöral yapıları besleyebiliyor ve atrofi oluşmadan aktif bir şekilde işitme fonksiyonlarını sürdürebiliyor”
İSTANBUL (AA) – Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin, “İşitme kayıplı bebeklerin en geç 6 aylıkken cihazlandırılması gerekiyor. Böylece, cihaz aracılığı ile gelen uyarılar beynin işitme merkezindeki nöral yapıları besleyebiliyor ve atrofi oluşmadan aktif bir şekilde işitme fonksiyonlarını sürdürebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu açıklamasına göre, her yaştan birey için önem taşıyan işitme, özellikle çocuk gelişiminde büyük rol oynuyor.
Erken dönemde işitmeyen bireylerin, (işitme uyarısı olmadığı sürece) beyinlerindeki işitme merkezlerinin nöral yapılarının gerilemesi sonrasında, geç yaşlarda işitme tekrar kazanılamıyor.
İşitmesi sağlanamayan bebekler konuşmayı da öğrenemiyor ve hayatını engelli olarak sürdürüyor. Bu nedenle çok erken yaşlarda işitme durumunun tespit edilerek, işitmeyi sağlayıcı yöntemlerin uygulanması, çocuklara geleceklerinin kazandırılması anlamına geliyor.
– “Kohlear implant sadece bebeklerde değil, ileri yaşlarda da kullanılabiliyor”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgirgin, bebeklik döneminde karşılaşılan işitme kayıplarının tedavi edilebileceğini bildirdi.
Özgirgin, genetik faktörler, anne ile babanın akrabalığı, annenin hamilelik sırasında hastalık geçirmiş olması, zor geçen bir doğum, hayatın ilk günlerinde geçirilen ağır bir enfeksiyon ya da menenjit bebeğin işitme kaybına neden olabildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu gibi durumların erken saptanması ise büyük önem taşıyor. İşitme kayıplı bebeklerin en geç 6 aylıkken cihazlandırılması gerekiyor. Böylece, cihaz aracılığı ile gelen uyarılar beynin işitme merkezindeki nöral yapıları besleyebiliyor ve atrofi oluşmadan aktif bir şekilde işitme fonksiyonlarını sürdürebiliyor. İleri seviyede işitme kaybı olan bebeklerde, iç kulağa yerleştirilen kohlear implant ise hayatın seslerini duymalarına yardımcı oluyor. Kohlear implant sadece bebeklerde değil, ileri yaşlarda da kullanılabiliyor. 3-4 yaş itibarıyla çocuklarda görülen işitme konusundaki esas sorunun orta kulakta sıvı birikmesi oluşturuyor. Orta kulaktaki sıvı birikimi çocukların sık geçirdikleri üst solunum yolu enfeksiyonları sonucunda, orta kulak havalanmasının bozulması, burun ve geniz boşluğundan enfeksiyonun östaki vasıtasıyla orta kulağa yerleşmesi sonucu ortaya çıkıyor.”
Prof. Dr. Nuri Özgirgin, zamanında ve iyi tedavi edilemeyen ya da çok dirençli olabilen bu enfeksiyonların, orta kulakta kalıcı sıvı birikimlerine yol açabildiğini, bunun da çocuklarda yaklaşık yüzde 40 civarında bir işitme kaybı nedeni olduğunu, eğitim öğretim aşamasındaki bahsi geçen çocuk popülasyonunda bu yüzde kaybı bile çocuğun gelişimini çok olumsuz etkilediğini aktardı.
Bu grubun antibiyotikle tedavi edilememesi durumunda kulak zarına küçük bir kesi yapılarak havalandırma tüpü yerleştirildiğini ve orta kulağın havalanmasının sağlandığını ve böylece hiçbir şekilde arkada bir sekel bırakmadığını bildiren Özgirgin, “Ancak bazen kulağın yapısına bağlı olarak, kronik enfeksiyona dönüşebiliyor ve kulak zarında orta kulaktaki havalanma sorununa bağlı olarak cepleşmeler oluşabiliyor. Bu cepleşmeler sonrasında dış kulak yolu cildindeki epitel, orta kulağa doğru ilerleyerek kemikte erime yapan çok ciddi komplikasyonlara neden olarak hastalıklara da yol açabiliyor.”
– “Kolesteatom kemikleri erittiği için yaklaşık 60-70 desibel kayba neden oluyor”
Prof. Dr. Özgirgin, bu durumun kolesteatom kemikleri erittiği için işitme kemikleri de etkilenerek, yaklaşık 60-70 desibel kayba neden olduğunu belirtti.
Bu durumda hastalığın temizlenmesinin, orta kulağın ve işitmenin yeniden yapılandırılmasının amaçlandığını belirten Özgirgin, “Bu işlem sırasında özel cerrahi teknikler uygulanıyor. Eğer işitme kemikleri kullanılamayacak durumda ise titanyumdan yapılmış işitme protezleri orta kulağa yerleştiriliyor ve işitme yeniden yapılandırılabiliyor. Özellikle genç ve orta yaş bireylerde, çocukluktan gelen genetik işitme kayıpları veya bu tip orta kulak sorunları olabiliyor. Daha az olmak üzere de kabakulak gibi bazı viral hastalıklar da işitme kaybına sebebiyet verebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Yetişkinlerin de işitme kaybı yaşayabileceğini vurgulayan Özgirgin, şunları kaydetti:
“Yetişkinlerde, profesyonel yaşamın getirdiği bazı işitme kayıpları da gözlemlenebiliyor. Örneğin, yüksek sesli ortamlarda çalışan kişiler, yüksek sesin getirmiş olduğu travma sonucu işitme kaybı yaşayabiliyor. Yüksek sesin yarattığı tahribat, iç kulaktaki tüylü hücrelerde olabiliyor ve bu tüylü hücrelerin yeniden yapılandırılmasına yönelik tedaviler sınırlı olduğundan, ilaçlar ve uygulamalar her zaman istenilen sonucu getiremeyebiliyor. İleri yaşın getirmiş olduğu hücresel dejenerasyon sonrası yaşlılık işitme kayıpları gözlemlenebiliyor. Bu yaş grubunda sesin duyulması ve konuşulanların anlaşılması konusunda iki sorundan bahsedebiliriz. Konuşulanların anlaşılması doğrudan beynin işitme merkezinde oluşan bir durum olarak ifade ediliyor.
Bu grup hastaların tedavisinde ilaçlar yerine işitme kaybının dengelenmesi için cihazlardan yararlanılıyor. Kişinin kelimeleri algılayabilmesinde ve beyinde sentezlenmesinde işitme cihazlarının sürece katkısı olamıyor. Kelimeleri ayırt etme kapasitesi düşük olan işitme kayıplı yaşlılarda, işitme cihazlarının performansı ve kişiyi tatmin etme kapasitesi bu nedenle düşük olabiliyor. Ancak gelişen teknoloji ile yaşlı toplumda da kohlear implant uygulamaları kullanılabiliyor. İleri yaşın neden olduğu olumsuzlukları nötralize edecek alternatifler, gelişen teknoloji aracılığıyla hastalara sunulmaya devam ediyor.”
Muhabir: Elif Ferhan Yeşilyurt