Kapalı mekandaki kirleticiler “hasta bina sendromu”nu tetikliyor
– Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz:
– “Hasta bina sendromu, kimyasal ve biyolojik kirleticiler, yetersiz havalandırma, elektromanyetik radyasyon, güneş ışığının olmadığı zayıf ve uygunsuz aydınlatma, kötü akustik, zayıf ergonomi, nem ve psikolojik faktörlerden kaynaklanabiliyor”
– “Belirtileri, doğal olmayan aydınlatma ve klimatizasyona sahip binalarda; dışa açılabilen, camlı, doğal aydınlatma ve havalandırmalı binalara göre daha yaygın gözlemleniyor”
İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz, ev ve iş yeri gibi kapalı mekanlardaki kimyasal ve biyolojik kirleticilerle yetersiz havalandırma gibi faktörlerin hasta bina sendromuna neden olabileceğini kaydetti.
Sanayi tesisleri, trafik ve evsel kaynaklardan atmosfere yayılan kirleticiler insan sağlığı üzerinde potansiyel bir risk oluştururken hava kirleticilerin etkisi sadece dış mekanlarda değil insanların zamanlarının çoğunu geçirdiği iç ortamlarda da etkisini gösteriyor. Gerekli önlemlerin alınmadığı kapalı mekanlar, o ortamda yaşayan eden veya çalışan kişilerde “hasta bina sendromu” adı verilen rahatsızlığa neden olabiliyor.
Kiraz, AA muhabirine, hasta bina sendromu ifadesinin, genellikle bir ev ya da ofisteki kişinin, o ortamda bulunduğu süreyle ilişkili yaşadığı ve ortamdan ayrıldığında etkileri ortadan kalkan akut sağlık sorunlarını tanımlamakta kullanıldığını, sendromun, 2 günden uzun süren baş ağrısı, göz veya burunda iritasyon gibi yakınmalarla seyrettiğini belirtti.
İnsanların, zamanlarının yaklaşık yüzde 80-90'ını konutlar, okullar, resmi binalar, kapalı spor salonları, eğlence yerleri ve taşıtlar gibi kapalı mekanlarda geçirdiğini vurgulayan Kiraz, “Kapalı ortamlarda ısı, ışık, gürültü gibi faktörlerin yanı sıra ortam havası da burada yaşayan kişilerin sağlıkları, rahatları, verimlilikleri üzerine etkilere neden oluyor. Bunun yeterince önemsenmemesinin nedeni, kapalı ortam hava kirliliği etkilerinin genellikle uzun sürede ortaya çıkması ve yaşamı, sağlığı doğrudan ya da acil olarak tehdit etmemesi.” diye konuştu.
Hasta bina sendromunun kimyasal ve biyolojik kirleticiler, yetersiz havalandırma, elektromanyetik radyasyon, güneş ışığının olmadığı zayıf ve uygunsuz aydınlatma, kötü akustik, zayıf ergonomi, nem ve psikolojik faktörlerden kaynaklanabildiğini anlatan Kiraz, şöyle devam etti:
“Dış kaynaklardan gelen kimyasal kirleticileri; motorlu araç egzozundan, sıhhi tesisat menfezlerinden ve bina havalandırma sisteminden kaynaklanan kirleticiler, kötü yerleştirilmiş hava giriş menfezlerinden, pencerelerden ve diğer açıklıklardan gelen kirleticiler gibi düşünebiliriz. Örneğin radon, formaldehit, asbest, toz ve kurşunlu boya gibi maddeler kötü yerleştirilmiş hava giriş deliklerinden ve diğer açıklıklardan yaşam ortamlarına, barınma alanlarına karışabilir.”
İç hava kalitesinin en yaygın kirleticilerinin başında uçucu organik bileşiklerin (VOC) geldiğini, bu bileşiklerin ana kaynaklarının ise yapıştırıcılar, döşemeler, halılar, fotokopi makineleri, işlenmiş ahşap ürünler, böcek ilaçlarıyla temizlik ve bakım ürünleri olduğunu aktaran Kiraz, polen, bakteri, virüs, mantar ve küfün de biyolojik kirletici maddeler arasında yer aldığını bildirdi.
– İklimlendirme sistemlerine dikkat
Yetersiz havalandırmanın hasta bina sendromuna etkisine değinen Kiraz, “Arızalı, doğal olmayan, bakımsız ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme sistemleri iç ortam hava kirliliğini artırıyor. Satılabilir alanı artırmak için bir binada daha fazla sayıda ofis barındıran binaların kötü tasarımı ve inşası da yetersiz havalandırmaya katkıda bulunuyor. Hasta bina sendromu belirtileri, doğal olmayan aydınlatma ve klimatizasyona sahip binalarda; dışa açılabilen, camlı, doğal aydınlatma ve havalandırmalı binalara göre daha yaygın gözlemleniyor.” değerlendirmesini yaptı.
Kiraz, hasta bina sendromu tanısının; mevzuatta yer alan limit değerlere, yöresine özgü kirleticilere, mevzuatta yer almayan noktalar için uluslararası ve ulusal bilimsel rehberlere, sağlıklı yapı biyolojisi ve konfor kriterleriyle sağlıklı yaşam ortamları kriterlerine uygunluk kontrolü yapılarak konduğunu kaydetti.
– “Binaların hava girişleri yoldan ve kirlilik kaynağından uzakta olmalı”
Hasta bina sendromundan korunmak için binaların hava girişlerinin yoldan ve kirlilik kaynağından uzakta olması, bina havalandırma sisteminin uygun ve filtrelerin bakımının düzenli olmasının sağlanması ve su sızıntılarının engellenerek, binaların nem açısından sıkı takip edilmesi gerektiğini işaret eden Kiraz, alınabilecek kişisel önlemler hakkında şu önerilerde bulundu:
“Kirleticilerden korunmak için kaynakla aranıza mesafe koymanız, kaynağı ortamdan uzaklaştırmanız, kaynağı başka bir kaynakla değiştirmeniz, kaynakla aranıza engel koymanız gerekiyor. Yemek pişirirken yeterli derecede havalandırma yapılmalı. Dumana maruz kalmamaya dikkat edilmeli. Kapalı alanlarda sigara içilmemeli, yeterli havalandırma olmayan yerlerde aerosoller kullanılmamalı. Evlerde mümkün olduğunca halı kullanılmamalı ve silinebilir alanlar artırılmalı. Dosya, kitap, kağıt gibi eşyalar kapalı dolaplarda muhafaza edilmeli.”
Kiraz, iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı hava olayları ve afetler göz önünde bulundurularak hasta bina sendromunun kapsamının çok disiplinli ve çok sektörlü yaklaşımla geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Ali Bayaslan