Dolar 34,4795
Euro 36,4287
Altın 2.955,56
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 17°C
Parçalı Bulutlu
Samsun
17°C
Parçalı Bulutlu
Cum 26°C
Cts 8°C
Paz 8°C
Pts 8°C

Kovid

– Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya:
– “DSÖ, Kovid-19’un başta EG.5.1 (Eris) gibi varyantların riskini değerlendirebilmesi için ülkelerden gelecek raporların önemine işaret ediyor. Tüm ülkeleri hayat kurtarmak ve uzun süreli Kovid-19 yükünü önlemek için mevcut tavsiyelere ve önlemlere uymaya çağırıyor”

Kovid
12 Eylül 2023 12:53
105
A+
A-

İSTANBUL (AA) – Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, Kovid-19'un yeni varyantında en sık rastlanan şikayetin tat ve koku kaybı olduğunu belirtti.

Altınbaş Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, tüm dünyada 50'den fazla ülkede saptanan Kovid-19 Omicron ailesinin son mutant virüsü “Eris” varyantı İngiltere ve Fransa'dan sonra diğer Avrupa ülkelerinde de yayılmaya başladı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Özkaya, yeni varyantta en sık rastlanan şikayetin Kovid-19'un ilk zamanlarında da görülen tat ve koku kaybı olduğuna işaret etti.

Yeni varyantın bulaşıcılık oranının yüksek olduğunu belirten Özkaya, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bazı ülkelerde Kovid-19'a bağlı salgın nedeniyle hastaneye yatış, yoğun bakıma kabul ve ölümlerle ilişkin raporlardaki artışlara dikkati çektiğini aktardı.

Özkaya, “DSÖ, Kovid-19'un başta EG.5.1 (Eris) gibi varyantların riskini değerlendirebilmesi için ülkelerden gelecek raporların önemine işaret ediyor. Tüm ülkeleri hayat kurtarmak ve uzun süreli Kovid-19 yükünü önlemek için mevcut tavsiyelere ve önlemlere uymaya çağırıyor.” ifadelerini kullandı.

– “Önümüzdeki günlerde vakalarda artış olabilir”

Türkiye'deki durumu da değerlendiren Özkaya, “Yeni akciğer tutulumu görülen vakaların olmasına rağmen ağır ve kritik hastamızın olmaması sevindirici. Ancak okulların açılması ve yurt dışı seyahat hareketliliğinin artmasının yanı sıra hava sıcaklıklarının azalması ile önümüzdeki günlerde vakalarda artış olacağını tahmin ediyoruz.” uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Özkaya, son zamanlarda aşılara bağlı hastalıkların hem haberlerde hem sosyal medyada tartışma konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Neredeyse toplu aşılamanın üzerinden 2 yıla yakın zaman geçti. Etkisi olduğunu düşünmüyoruz ama şu bir gerçek, geriye baktığımızda 3 yıllık pandemide Kovid-19'u geçirenlerin büyük kısmında hastalık sonrası fiziksel ve psikolojik anlamda ciddi sorunlar yaşandı. Hastaların birçoğunda yaşlanma ve yıpranma etkileri görülüyor. Halen süregelen şikayetlerden mustaripler. Aşılar o dönemde hayatta kalmamızı sağlayan tek bilimsel gerçekti. Sonuç olarak bugünkü hastalıklarımız aşılardan değil, Kovid-19'un vücudumuza verdiği hasarlardan kaynaklanıyor.”

– “Aşılar hayat kurtardı”

Salgının yayınlaşması durumunda tekrar aşı olunup olunmayacağı sorusuyla çok sık karşılaşmaya başladıklarını belirten Özkaya, Kovid-19 salgınının yaşayarak öğrenildiğini, aşıların hayat kurtardığını vurguladı.

Özkaya, “Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde Sinovac yani Çin aşısı ilk gelen aşıydı ve en riskli grup olan sağlık çalışanlarının hepsi bu aşıyı oldu. Alman aşısı Biontech ise test sonuçlarına göre koruyuculuk oranı daha fazla aşıydı. Toplumumuz kolayca ulaşabildi. Sonra yerli aşımız Turkovac geliştirildi ve kullanıma sunuldu. Koruyuculuk oranları daha düşük görünse de bugün geriye baktığımızda yeni bir salgın tehlikesi altında tekrar aşı olmak gerektiğinde güvenle inaktif yerli aşımızı olabileceğimizi düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

– “Aşılar arasında ölümden koruma açısından fark yok”

Prof. Dr. Özkaya, “Bizim toplumumuz için inaktif Sinovac ve Turkovac aşısı ile en çok tartışılan mRNA aşısı Biontech aşıları arasında ağır hastalık geçirme ve ölümden koruma açısından fark olmadığını görüyoruz. Ayrıca geriye dönüp baktığımızda, Sağlık Bakanlığımız bu salgında belki tüm dünyadaki en başarılı kurumların başında geliyor ve toplumda en az hasarla salgını atlatmamızı sağladılar diyebiliriz. Bundan sonra da Sağlık Bakanlığımızın önerileri en büyük güvencemiz olacağı için, yeni bir varyant ile vakalar artarsa toplumun endişe etmesine gerek yoktur.” görüşlerini paylaştı.

Muhabir: Hatice Şenses Kurukız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.