Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 6°C
Hafif Yağmurlu
Samsun
6°C
Hafif Yağmurlu
Pts 9°C
Sal 10°C
Çar 10°C
Per 12°C

“Migren genellikle kalıtsal olarak meydana geliyor” açıklaması

– Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat Sumer:
– “Baş ağrısı şiddetli olduğu için migrenli kişi atak sırasında çoğunlukla günlük işlerini yerine getiremeyebiliyor. Ağrıların sıklığı ve oluşturduğu şikayetler ise hastadan hastaya değişiklik gösteriyor”

“Migren genellikle kalıtsal olarak meydana geliyor” açıklaması
19 Ocak 2023 15:29
190
A+
A-

İSTANBUL (AA) – Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat Sumer, “En sık 20-45 yaşları arasında görülen ve kadınlarda daha sık rastlanan migren, genellikle kalıtsal olarak meydana geliyor.” ifadelerini kullandı.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Sumer, migrene karşı tetikleyici faktörlerden kaçınmanın büyük önem taşıdığını belirtti.

Sumer, en sık 20-45 yaşları arasında görülen ve kadınlarda daha sık rastlanan migrenin, genellikle kalıtsal olarak meydana geldiğini, hem anne hem de babanın migreninin olduğu durumlarda çocuklarında görülme oranı yüzde 75 olurken, sadece anne ya da babada olması durumunda bu oran yüzde 50 olarak ölçümlendiğini açıkladı.

Migrenin çoğunlukla tek taraflı olduğu, bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, ışık ve gürültüye karşı aşırı hassasiyet ile birlikte zonklayıcı özellikte baş ağrısı ile kendisini gösterdiğini belirten Sumer, şunları kaydetti:

“Baş ağrısı şiddetli olduğu için migrenli kişi atak sırasında çoğunlukla günlük işlerini yerine getiremeyebiliyor. Ağrıların sıklığı ve oluşturduğu şikayetler ise hastadan hastaya değişiklik gösteriyor. Ataklar 4 ile 72 saat sürüyor ve ağrı öncesi dönem, ağrı dönemi ve ağrı sonrası dönem olmak üzere üçe ayrılıyor. Ağrı öncesi dönem ile ağrı sonrası dönem kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik ile buna eşlik eden duygu durum değişiklikleri ile kendisini gösteriyor ve saatler hatta günler sürebiliyor.

Migren hastalarının üçte biri ağrı öncesi aura olarak adlandırılan bir dönem yaşıyor. Bu dönemde hastalar zikzak çizgiler, karanlık noktalar, parlak ışıklar görebiliyor ve yüz ile kolda iğnelenme ya da uyuşma hissedebiliyor. Aura tipik olarak ağrı başlayınca kayboluyor ve 1 saatten kısa sürüyor.

Migreni tetikleyiciler kişiden kişiye değişiyor. Bir hastanın ağrısını ortaya çıkaran ya da tetikleyen faktör bir başkasının ağrısını tetiklemeyebiliyor, hatta kimi zaman ağrısını rahatlatabiliyor. Tetikleyiciler içinde kategorik olarak diyet, kişinin duygu durumu, aktiviteleri, çevresi, kullandığı ilaçlar ve hormonlar sayılıyor. Sık görülen tetikleyiciler olarak açlık, alkol alımı, stres, psikolojik travma, alışılmış olandan az ya da fazla uyuma, çikolata, portakal gibi besinler, baharatlı ya da kafeinli yiyecek ve içecek tüketme sayılıyor.”

– “Çok fazla ağrı kesici almak baş ağrısını ortaya çıkarıyor”

Migrene neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte migren atağı sırasında neler olduğunun aydınlatılmaya çalışıldığını belirten Sumer, yakınmalar ortaya çıktıktan sonra ağrı kesiciler ne kadar erken alınırsa o kadar etkin olduğunu, ancak unutulmaması gereken bir diğer hususun çok fazla ağrı kesici almanın ağrıyı kesmek bir yana kronik ağrıları (ağrı kesiciyi kötüye kullanım baş ağrısı) ortaya çıkardığını belirtti.

Sumer, zaman içinde ağrı iletiminin artmış tekrarlarının kronik migrene yol açtığının altını çizdi.

Migrenin tedavi noktasında öncelikli olarak tetikleyici faktörlerin farkında olunarak, bu faktörlerden kaçınılması gerektiğinin altını çizen Sumer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Atak tedavisi: Atak sırasında ortaya çıkan baş ağrısı, bulantı ve kusmanın önlenerek hastanın rahatlatılmasıdır. Ağrı kesici ilaçların yanı sıra sadece migren ataklarında kullanılan çeşitli ilaçlara da başvurulabiliyor. Tüm bu ilaçlar atağın ne kadar erken döneminde kullanılırlarsa o kadar etkili oluyor.

Koruyucu tedavi: Ağrı sıklığı fazla olan kişilerde atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltan tedavidir. Bu tedavi için kullanılan ilaçlar arasında çoğunlukla asıl kullanım alanı yüksek tansiyon, epilepsi ya da depresyon gibi farklı olan çeşitli ilaçlar yer alıyor.

Migren enjeksiyonu: Migren aşısı olarak da biliniyor ancak aslında aşı değildir. Ayda bir kez uygulanan enjeksiyon uygulaması ile ağrının tetiklenmesinin ve yayılımının önüne geçilerek migren ataklarına çözüm oluşturuluyor. Bu tedavi hem ağrıları ortadan kaldırırken hem de koruyucu tedavi olarak etkindir.

Botulinum toksin uygulaması: Ayda en az 14 gün baş ağrısı yaşayan kronik migrenli kişilerde botulinum toksin (botoks) uygulamasına başvuruluyor. Bu tedavi atakları belirgin olarak azaltıyor.”

Muhabir: Cevat Kışlalı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.