Türkiye kıyılarındaki denizanaları “vatandaş bilimiyle” takip ediliyor
– Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’nın, vatandaşlardan gelen denizanası görüntüleriyle hayata geçirdiği “yayakarsa” adlı internet sitesinde, denizanası türlerine dair açıklamalardan temas durumunda alınması gereken önlemlere kadar birçok konuda bilgilendirmeler bulunuyor
– İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk:
– “Türkiye’de bu işler yavaş gidiyor ama zaman içinde artacak çünkü bu konuda büyük bir bilinç var. Projeye ilk başladığımızda bize yılda 200’ün altında ihbar geliyordu, şimdi binlerce ihbar geliyor”
İSTANBUL (AA) – GÜLSELİ KENARLI – Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından hayata geçirilen ve veri tabanı vatandaşlardan gelen görüntülerle oluşturulan “yayakarsa” isimli internet sitesi, kıyılardaki anormal denizanası artışının takibini, bunların zarar verici etkilerini anlamayı ve karar vericilere yol göstermeyi hedefliyor.
“Vatandaş bilimi” anlayışıyla toplumsal fayda için veri toplamayı amaçlayan ve TÜDAV tarafından 2014'te kurulan internet sitesinde hem zararlı denizanası türleri hakkında bilgi veriliyor hem de vatandaşların gördükleri türlerin fotoğrafını çekip siteye yüklemeleri sayesinde interaktif bir süreç işliyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, özellikle 2010'dan sonra Türkiye denizlerinde anormal sayıda denizanası gözlemlediklerini ve ardından bir izleme sistemi kurmaya karar verdiklerini anlattı.
İnsanların aklında kalacak bir slogan olduğunu düşündükleri için “yayakarsa” ismiyle projeye başladıklarını ve insanları denizanaları konusunda bilgilendirmeyi amaçladıklarını kaydeden Öztürk, projeyle bir boşluğu doldurduklarını, Türkiye sularında başka herhangi bir kurum tarafından yapılan böyle uzun süreli bir çalışma bulunmadığını söyledi.
Geliştirdikleri sistem sayesinde vatandaşların çektikleri denizanalarının görüntülerini, “yayakarsa.org” sitesine lokasyon bilgisiyle birlikte anlık olarak yükleyebildiklerini aktaran Öztürk, gelen verilerin konunun uzmanları tarafından değerlendirildiğini belirtti.
Öztürk, şöyle devam etti:
“Türkiye denizlerinde görülen yerli yabancı denizanalarıyla temas edildiğinde ne yapılması gerektiğini anlatmayı hedefliyoruz. Denizanasına dokunduğunuzda cildiniz tahriş olduğu zaman ne kullanacaksınız? Sirke kullanacaksınız, tatlı su kullanmayacaksınız. Bu konuda insanların bilgileri yoktu, biz bilgi ağı oluşturalım diye düşündük. Bunun adı vatandaş bilimi. Herkesten siteyi ziyaret ederek gördükleri denizanası türlerini bildirmelerini istiyoruz, bu sadece 20 saniye süren bir işlem.”
Denizanası sorununun ekolojik, biyolojik olduğu kadar ticari tarafının da bulunduğuna dikkati çeken Öztürk, “Yabancı türler sizin denizlerinizde tehlike yaratıyor, denizde yüzenlerde kızarıklıklara yol açıyorsa insanlar sizi tercih etmeyebilirler. Bu türlerin izlenmesi, 'Hangi mevsimde bulunur, nerede daha çok bulunur?' gibi soruların yanıtlarının bilimsel cevaplarının olması gerekiyor. Bu da uzun süreli araştırma ve izlemeyle olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Sistemde İngilizce dil seçeneğinin bulunduğunu ve yurt dışından da veri girişleri yapıldığı bilgisini paylaşan Öztürk, proje için bitiş tarihi belirlemediklerini, 2024'te projenin 10'uncu yılını tamamlamasının ardından, yaptıkları tüm çalışmalarda elde ettikleri verileri kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.
Öztürk, amaçlarının uzun dönem içinde veri akışı sağlamak ve iklim değişikliğinin sonucunda denizanalarının sayısında ne gibi artışlar olduğunu, hangi sıklıkta, nerede daha çok görüldüklerini, yabancı denizanası türlerinin Türkiye denizlerinde nereye kadar ulaştığını tespit edebilmek olduğunu dile getirdi.
Vatandaş biliminin önemine değinen Öztürk, “Türkiye'de bu işler yavaş gidiyor ama zaman içinde artacak çünkü bu konuda büyük bir bilinç var. Projeye ilk başladığımızda bize yılda 200'ün altında ihbar geliyordu, şimdi binlerce ihbar geliyor. Projenin bilinirliğini artırıyoruz, insanlarımız daha fazla denizanası görünce, 'Nedir bu?', 'Eskiden yoktu.' diyorlar. Fakat daha gidecek çok yolumuz var, iyi olacak.” yorumunu yaptı.
– En çok görülen türler
Öztürk, elde ettikleri veriler doğrultusunda Türkiye denizlerinde sık görülen türleri şöyle sıraladı:
“En çok görülen yabancı tür, göçmen denizanası (Rhopilema nomadica). Diğer türler arasında ay denizanasını (Aurelia aurita) çoğunlukla görüyoruz. Daha büyük türlerden deniz ciğeri denizanası (Rhizostoma pulmo) var. Son zamanlarda taraklı medüz (Mnemiopsis leidyi), maviş denizanası (Cotylorhiza tuberculata) ve son iki senedir çok fazla görülen pusula denizanası (Chrysaora hysoscella) var.”
İklim değişikliği etkisi ve popülasyonları kontrol edecek üst türlerin yok olması gibi nedenlerle denizanası patlamalarının arttığına işaret eden Öztürk, “Uskumru, kolyoz, kılıç balığı, deniz kaplumbağası ortadan kalktı, denizanalarının artışı, bu düşmanları olmayınca daha fazla oluyor. Denizanası popülasyonu 30 yıl önce böyle değildi çünkü bunu kontrol eden başka canlılar vardı, artık bunlar yok sadece kaplumbağaların korunması konusunda ciddi çabalarımız var.” diye konuştu.
Denizanası sayısında artışın nedenlerinden biri olarak aşırı avlanmayı gösteren Öztürk, bundan en büyük zararı yine balıkçıların gördüğünün altını çizdi.
Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Balıkçılığınızı iyi düzenleyemediğiniz ve ekosistem yaklaşımıyla bu işi yapmadığınız için çok fazla balık türü ortadan kaldırıldı, aşırı avlandı. Şimdi bunlara karşı savunacak askerleriniz yok. Bu yüzden doğal dengeyi, ekosistemi korumamız gerekiyor. Sadece denizi, denizdeki biyolojik türleri korumak değil, kendimizi korumak, ticari çıkarlarımızı korumak, var oluş sebebimizi korumak için yeni bir paradigma açmak zorundayız.”
Muhabir: Tevfik Işık