Gazeteci Abi Yazsana Bizi
Gazeteci olarak halkla iç içe yaşarız. Kah Toplu ulaşım araçlarında, kah pazarda, kah Hastane sırasında, AVM gezintilerinde, düğünde, cenazede velhasıl halkın olduğu yer ve mekanlarda onların dertlerini sorunlarını şikayetlerini sıcak bir cay yudumlarken dinleriz.
Söyleyecekleri kolay kolay bitmez lafın sonunda bunları yaz gazeteci abi yaz. Bizi kimse adam yerine koyup dinlemez ama siz gazeteciler yüreğiniz yerse yazarsanız birileri görür hiç olmazsa bir nebze olsun şöyle bir okur öğrenir halimizi…
TUIK’in belirlediği verilere göre teklif ettiği asgari geçim ücretinin altında 2.324 lira asgari ücret alan 10 milyon civarında olan bir emekçi isçi kardeşimin haykırışı ve sözlerinin tek tek sıraladığı sorunlarını aktarıyordu. Cümlesinin sonun da Ben daha ne yapabilirim abi bir haftadır çocuğumu görmedim öpemedim koklayamadım göğsümü gere gere evime gidemedim.
O asgari ücretle bir kurumda çalışan işçi kardeşimdi. İki evlat sahibi ikisi de lise öğrencisi ve öğrenim dönemlerinde takdirnameler getirmişler,. Eşi ev hanimi evin direği, her şeyi evin tüm hizmetinin yanında evine katkıda bulunmak için belirli bir para karşılığı tütün sarar paketler imiş. Kimi zaman da el isiyle yaptığı ürünlerden komşulara, ahbaplar arasında talep edenlere el emeğini satar, aileye ekonomi güç katmaya çalışırmış.
Derin bir Ah çekerek şunları söylemeye başladı “Artık yetiremiyorum gazeteci abim Hani Cumhurbaşkanımızın meşhur bir simit hesabi vardı bize o zamanlar söylemişti inanmış yıllarca pesine koşup oy vermiştim. Şimdi o simit hesabi bile bize zengin yiyeceği oldu.” Dedi. Sözlerine devam ederken çocukların başarısından ve üniversite hayatına dair anlatımlar yaptı. Usta anlattıkça elleri titremeye gözleri yaşla dolmaya başladı.
Sohbet koyulaştıkça devam etti anlatmaya “İsten çıkınca ekstra dediğimiz işlere gidiyorum. Garsonluk yapıyorum. Gece yarısını geçiyor artık saat 03.00 veya 04.00 civarında evimde oluyorum. Sabah 06.00 da kalkarak 7.00 de diğer işime gidiyorum. Benim hayatim bu iste sinema, eğlence, tatil nedir bilmem tek bildiğim ailemin kimseye muhtaç olmadan geçimini temin edebilmek hastalanmayayım diye Allah’ıma dua ediyorum.
Varoş bir mahallede yaşıyorum. Ev kiram 750 lira. Doğal gaz yok kışın soba yakarız. Elektrik su eskiden 150 lirayı geçmezdi şimdi su bedeli 85 lira geldi Elektrik ise 197 lira. Bakkal amca sağ olsun bizi korur gözetir, oradan alışveriş veresiye yaparım. Aylık 600 ile 700 lira arası da bakkala ödeme yaparım. Hanıma aylık pazar ihtiyacımızı görsün diye 400 lira veririm. Liseye giden çocuklarıma ise günlük 5 lira dan 2 sine 10 lira veririm. Sağ olsun evlatlarım boynunu büker teşekkür eder giderler. Kışlık yakacak derdi malum onu da taksitlerle alırım, her ay 400 lira öderim 5 ay sonra borcu biter bir daha borçlanır yeni yılın yakıtını alırım.
Öğrenci çocuklarımın giyim kuşamlarını hiç sorma! O durum ayrı bir yara. istediklerini alamam onları da taksitlerle alırım. Aldığım ücreti taksitlere yatırdığımda elimde hiçbir şey kalmıyor.Ne bir dostun düğününe nede bir komşunun ziyaretine gidebiliyorum.“ diye devam etti.
Yüzünde beliren hafif bir tebessüm ile çayını yudumlayarak bana doğru döndü ve “ Ben kendimi dünyanın en başarılı ekonomisti olarak görüyorum. Bana verilen 2.324 lira ile yoksulluk siniri olarak belirlenen ve bütün ekonomistlerin ortak fikri olan 4 kişilik bir ailenin yaşaması zorunlu gideri olan 6000 lira yerine 2324 lira ile mucizeler yaratıyorum.
Nasıl mı? Uykusundan, sağlığından, yaşamından fedakarlık yaparak ama artık yoruldum, gücümüz kalmadı. Gün geçtikçe fukaralaştırıldık. Soruyorum gazeteci abi hani bizim bilim adamlarımız ekonomistlerimiz akademisyenlerimiz hatta vekillerimiz neredeler? Bir kez bu ücretle bir ay yasamaya çalışabilirler mi? hem de bütün en zor en pis işleri bu asgari ücretliler yapar?
Bu sendika başkanları, yöneticileri isçilerin hiç bir haklarını arayamıyorlar. Sadece bizim aklımızla alay ediyorlar. Bir kez olsun toplu grev kararı mı aldılar. O hak verilen masadan isçinin lehine alınan hangi kararlara imza attılar. Onların altına aldıkları tek şey oturdukları koltukları, makam araçları ve ceplerine giren dolgun ücretleridir.” Diyerek bardakta kalan son yudumu çekti.
İşte size gazeteci abi den bir haber. Vatandaş ile yaptığımız sohbeti, işçinin dilinden dökülenleri tek tek yazıyorum. İşçiler dert küpü. Bir o kadar da öfkeliler aslında. Asgari ücretli kardeşim istedi ben yazdım. Takdir sizlerin…