Samsun’daki “Yandaş Kahvaltı” Skandalı: Gerçek STK’lara Kapalı Bir Etkinlik
Samsun’da düzenlenen ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan ile İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz’ın yer aldığı kahvaltı, yerel siyasetin ve sivil toplumun ne denli yozlaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür etkinliklerin, yandaş STK’ları ve uyumlu kişileri teşvik etmek amacıyla düzenlendiğini, artık sıradan bir algı haline getiren bu yaklaşım, Samsun’un gerçek STK’larına olan saygısızlıkla taçlandı.
Görünüşe bakılırsa, AK Parti’nin Samsun’daki “STK buluşması” sadece bir elitist kahvaltıdan ibaret. Davetliler arasında, Samsun’un gerçek temsilcileri olan ve yıllardır bölge için önemli çalışmalar yapan Anadolu Basın Derneği ve KARDEF gibi köklü STK’lar yoktu. Bu, AK Parti’nin sivil toplumla olan bağlarını sadece kendilerine uygun kişileri davet etme noktasına getirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu tür davranışlar, yerel STK’ların göz ardı edilmesinin ötesinde, bu derneklerin toplum üzerindeki etkisini küçümsemekten başka bir şey değil.
AK Parti, kişisel hesaplaşmalar ve ötekileştirme mantığıyla hareket ederek, kendisine oy verecek kitleleri bile dışlamıştır. Bu dar görüşlü yaklaşımın sonucunda, Türkiye genelinde çok sayıda belediye kaybedilmiş, Samsun’da da 7 belediye bu zihniyet yüzünden kaybedilmiştir. “Az olsun ama benim yandaşım olsun” mantığı, partinin toplumsal bağlarını zayıflatmış ve geniş kitlelerle olan ilişkisini ciddi şekilde daraltmıştır. Özellikle KARDEF gibi geniş oy potansiyeline sahip STK’ları ötekileştirerek, AK Parti aslında kendi ayaklarına sıkmaktadır. Bu göz ardı edilen STK’lar, sadece oy desteği sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerine hitap ederek geniş bir etki alanı oluştururlar.
Samsun’da yaşanan bu elitist etkinlikler, AK Parti’nin toplumsal diyalog anlayışını ve demokratik kapsayıcılığını ciddi şekilde sorgulamanızı gerektiriyor. Kamuoyunun gözü önünde yaşanan bu skandal, AK Parti’nin toplumun farklı kesimlerinden gelen gerçek geri bildirimleri dikkate almadığını, sadece kendi çıkarlarına hizmet eden bir STK yelpazesine sahip olduğunu ifşa ediyor. Bu tutumun bir an önce düzeltilmesi, tüm STK’ların eşit şekilde değerlendirilmesi ve gerçek toplum ihtiyaçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bu tür dar görüşlü yaklaşımlar, toplumda yalnızca daha fazla bölünmeye ve adaletsizliğe yol açacaktır.