Samsun’da Göz Ardı Edilen Gerçekler: Zamlar ve Halkın Beklentileri
Bugünlerde sanal dünyada geçirdiğimiz zamanın çoğu, bir takım önemli konuların gölgesinde kalmış, dikkatimizi dağıtmış durumda. Sosyal medya, iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerinin Samsun’da düğün, dernek, yerel yöneticileri ziyaret ettiklerine dair geniş çaplı fotoğraf paylaşımlarıyla dolu. Ancak bu çarpıcı fotoğrafların ardındaki gerçekler ne olabilir?
Emekliler, esnaflar, üreticiler; yani toplumun temel taşları, sağanak gibi yağan zamlarla boğuşuyor. Peki, bu duruma dair bir tepki var mı? Samsun’da ulaşım, su, ekmek, simit ve gıda gibi temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlara ilişkin bir paylaşım göreniniz var mı? Ben maalesef göremedim.
Özellikle Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in basın mensuplarına hakaret niteliği taşıyan “mikrop” ifadesini kullandığı andan sonra, halkın gazetecilerine hiçbir destek açıklaması görmedim. Gazetecilik onurlu ve zor bir meslek. Gazeteciler, özgür bir toplumun bilgi akışını sağlayan hayati bir role sahiptir. İyi gazetecilik, herhangi bir hükümetin veya siyasi grubun değil, halkın kontrolünde olmalıdır.
O zaman sormamız gereken soru şu: Siz, sizi seçen halkın mı milletvekilisiniz, yoksa ziyaret ettiklerinizin mi? Siyasi temsilcilerimizin temel amacı, bizim menfaatlerimizi korumak ve sesimizi duyurmak olmalıdır. Ancak ne yazık ki, çoğu zaman seslerimiz duyulmuyor gibi görünüyor.
Sonuç olarak, toplumun zamlar ve yaşam maliyetleri konusunda daha fazla ses çıkarması gerekiyor. İktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerine, halkın günlük yaşamında karşılaştığı zorluklara daha fazla odaklanmaları için baskı yapmalıyız. Ayrıca, halkın gazetecilerine yönelik desteksizlik ve hakaretlere karşı durmalıyız. Bu, sadece Samsun için değil, tüm ülkemiz için geçerlidir.
Göz ardı edilen bu gerçekler, sadece bir fotoğraf karesinin dışında kalanlar. Ancak gerçek hayat, bu fotoğrafların dışında yer alıyor ve herkesin bu durumun farkında olması gerekiyor. Halk olarak, sesimizi daha yüksek çıkarıp, haklarımızı ve beklentilerimizi dile getirmeliyiz. Sadece o zaman gerçek değişim ve ilerleme mümkün olabilir.