Basın Özgürlüğü Ayaklar Altında: Reklam mı, Gerçek mi?
Gazetecilik, toplumun sesi olma misyonunu üstlenen, gerçekleri araştırma ve topluma doğru bilgiyi sunma sorumluluğunu taşıyan kutsal bir meslektir. Ancak, son zamanlarda birçok gazeteci, sırf ekonomik çıkarlar uğruna mesleklerinin onurunu ve dürüstlüğünü hiçe saymaktadır. Bu durum, hem gazetecilik mesleğini itibarsızlaştırmakta hem de toplumun güvenini sarsmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde bir siyasi partinin düzenlediği programda basına yer ayrılmaması, gazetecilerin ayakta ve köşelerde programı takip etmek zorunda kalması rezil bir durumdur. Ben de bu olaydan çok etkilendim ve bu köşe yazısında basınımızın içinde bulunduğu duruma dair bazı sert eleştirilerde bulunmak istiyorum.
Evet, reklam veren siyasi partilere saygı göstermek önemlidir. Fakat bu saygı, basının aşağılanmasına ve susturulmasına kadar uzanmamalıdır. Gazeteciler, haberleri halka ulaştırmak ve demokrasiyi ayakta tutmak için görev yapan, saygın bir meslek grubudur. Onları ayakta ve köşelerde tutmak, sadece siyasi bir partiye değil, tüm topluma bir hakarettir.
Peki, gazeteciler neden bu aşağılayıcı duruma tepki göstermediler? Cevap basit: reklam. Reklam geliri, birçok medya kuruluşunun hayatta kalabilmesi için kritik önem taşıyor. Bu nedenle, bazı medya kuruluşları, reklam veren siyasi partilerin eleştirilmesinden kaçınıyor ve hatta onların taleplerine boyun eğmekten çekinmiyor.
Bu durum, basın özgürlüğü ve demokrasinin geleceği için büyük bir tehdit oluşturuyor. Reklam verenlerin güdümüne giren bir basın, halka gerçekleri yansıtamaz ve siyasi iktidarı sorgulayamaz.
Gazeteciler olarak, siyasi partilerin reklam alma umuduyla maruz kaldığımız hakaretlere ve aşağılamalara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Bu tür uygulamaları kabul etmemeli ve demokratik değerlere sahip çıkmalıyız. Basın özgürlüğünü ve tarafsızlığını savunmak, gazetecilik mesleğinin en önemli görevlerinden biridir ve bu görevi layıkıyla yerine getirmek için bir araya gelmeliyiz. Unutmayalım ki, gazetecilik sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumun vicdanıdır ve bu vicdanı korumak için her türlü baskıya karşı durmalıyız.