ÇUBUK’un TURŞUSU SİLİFKE’nin YOĞURDU
Sinop’un mantısı
Adıyaman’ın çiğ köftesi,
Ayvalık’ın zeytinyağı,
Gaziantep’in baklavası,
Elbette bunları çoğaltmak mümkün. Her biri ülkemizin güzel yerlerinin pek de güzel ürünleri. Ancak bizim asıl konumuz üniversitelerimiz.
AYDÜ(Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ) ile Çubuk Belediyesi işbirliğince Rektör,Belediye Başkanı ,Akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla yüz yüze eğitimin başlaması öncesi ‘’ İlk Ders Turşu ‘’ etkinliğinde 1,5 ton turşu kurarak Guınness Rekorlar kitabına girmişti. Rektör konuşmasında , turşuya yönelik bilimsel çalışmalar yapacağını ifade etti.
Aslında turşu ortalama her Türk ailesinde bilinen ve yapılan bir işlemdir. Tek farkı ,rekorlar kitabına girmemiş olmasıdır. Rahmetli Babaannemden bu yana bilirim. Sayın Rektör’ün dediği gibi ,turşuya yönelik, üniversitenin bilimsel araştırmalar yapacağını bildirmesi eğitimin kalitesini de yükseltecektir !!
2006 yılından sonra her ile üniversite sloganı ile başlayan süreçte bugün ,hafızam beni yanıltmıyorsa 207 üniversitemiz var. Dünya sıralamalarında ilk yüzde hiçbir üniversitemiz bulunmamaktadır. Üniversitelerimizden on yıl önce ,2011 yılında dünya sıralamasında ilk 500 de on üniversitemiz bulunurken ,bugün bu rakam artması yerine gerileyerek sekize düşmüştür.
İlk 1000 de ABD 214, Çin 107, İspanya 38 ,G.Kore 35,Hollanda 13, TÜRKİYE 13, İran 12, İsrail 7 üniversite sıralaması ile yer almaktadır.
Bir üniversite Rektör yardımcısının ;’’ Ben daha çok cahil ve eğitilmemiş tahsilsiz kesimin anlayışına güveniyorum. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış ,hatta ilkokulu bile bitirmemiş, üniversite okumamış cahil halktır ‘‘ sözleri hala hafızamda canlıdır.
Üniversite öğretim elemanının ‘’Hazreti Nuh’un cep telefonu olduğunu ‘’ iddia etmedi mi ?
Kartvizitinin önünde Prof. Dr ünvanlı kişi üniversiteler için ‘’ fuhuş yuvası ‘’ karalaması yapmadı mı?
Bunun gibi onlarcası varken çokta içimi karartmak istemiyorum.
Yıl 1979 üniversitede okuduğum yıllarda rahmetle andığım ,hocaların hocası Su Ürünleri hocamız Prof. Dr Zihni ERENÇİN ,’’ bırakın petrol kıtlığını,siz asıl gelecekte yaşayacağımız su sorunlarıyla ilgilenin, ülkede ve ortadoğuda su,en temel sorunlarımızdan biri olacaktır. Bu günden başlayarak Fırat ve Dicle ırmaklarında önlem almazsak bize sonra yararlanmamız konusunda çok zorluk çıkarırlar’’ diyeli 42 yıl oldu.
Turşu kuran değil, ülkenin geleceğini 42 yıl öncesinden gören değerli bilim insanlarına ihtiyacımız var.
Üniversitelerin varlık sebepleri bilimle uğraşmak ve bilim öğrenmiş insanlar yetiştirmektir.
Eğitimin kalitesi, mezunlarının istihdam edilmesi, araştırma sayıları,öğretim kadrosunun kalitesi, etkisi ,yayımlanan makaleler ve referans sayıları üniversiteler için belirleyici unsurlar olarak bilinir.
Üniversitelerimizde düşünce ve ifade özgürlüğü sorununun olması, YÖK aracılığı ile tek elden yönetilmesi ,bilimsel ve ekonomik özgürlüğünün bulunmaması , yönetimsel özerkliğin olmaması ,günümüzün sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üniversitelerimiz bilimin üretildiği temel kurumlar olmanın yanı sıra , beşeri sermaye oluşumlarında da çok önemli görevlere sahiptir. O zaman ki ülkenin kalkınma , büyüme ve refah potansiyelini anlamak için yine ülkenin üniversitelerine bakmak gerekir.
Sonuç olarak ,bir tarafta bu ülkenin turşusuna yönelik bilimsel araştırmalar yapan üniversite,diğer yandan dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan COVİD-19 ile mücadele eden ve yakında yerli aşı TURKOVAC ‘ın seri üretimine hazırlanan , Erciyes Üniversitesinden değerli meslektaşlarımın çalışmaları.
Bir yanda insanlığa hizmet , aynı zamanda milli ekonomimize çok ciddi bir katkı.
AYDÜ ,tez zamanda tarhana ufalama etkinliği de istiyoruz!!