2021 BÜTÇESİ VE ÇİFTÇİLERİMİZ
2021 bütçe görüşmeleri TBMM’ de başladı. Tarım ve Orman Bakanlığının komisyondaki sunumunu yapan Sayın Pakdemirli konuşmasında ;
Bakanlık 2021 yılı bütçesi % 27,8 arttırılarak 51,5 milyar ,
Son 17 yılın 14 ünde ortalama %2,8 büyüme,
2020 yılının ilk yarısında tarımsal gayri safi yurt içi hasıla bir önceki yıla göre %13,4 artış ,
2019 yılında 193 ülkeye 1827 çeşit tarımsal ürün ihracı,
18 milyar dolarla ihracatta 5,3 milyar dolarlık dış ticaret fazlası,
Canlı hayvan , hayvansal ürün ve su ürünleri dışsatımımız da 9,5 kat artış,
Su ürünleri dışsatımımız da 18 yılda % 645 oranın da artış,
2020 de ilk 9 ayda pandemiye rağmen 13,3 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri dışsatımı,
Tarımsal desteklerin % 84 ünü yani 18,4 milyar liranın çiftçilere ödendiği,
Kırsal kalkınma ve yatırımların desteklenmesi proğramı kapsamında bu güne dek 11.554 projeye 3,14 milyar lira hibe desteği sağlandığını,
Sayın Bakan Pakdemirli’nin sunumda söyledikleri tamda budur.
Sayın Bakanın söylemediklerine bakalım;
1-Enflasyon artışının iki sorumlusundan bir tanesi de ülkemizde ki gıda fiatlarıın yüksekliği,
2-Bakanlık bütçesi %27,8 büyürken tarımsal desteklerde neden % 5 büyüme ,
3-Ülkemizde üretebilecekken buğday,ayçiçeği yağı,soya, canlı hayvan,tütün ve dane mısır neden ithal edildiği,
4-Veteriner Hekim, Ziraat Mühendisi ve Gıda Mühendislerinin işsizlik sorununu nasıl çözümlemeyi düşündüğü,
5-Üretici girdi fiatları konusun da bakanlık çözümünün ne olduğu,
6-Tüm krediler içinde tarımsal kredi oranını % 3,3 ile yetersiz kaldığı,
7-Yasaya rağmen bütçeden ayrılacak GSMH % 1 oranında kaynağın çiftçiye verilemeyişi ,
Aslında buraya yazabileceğim onlarca sorum var. İstiyorum ki bu yazıyı okuyanlar da sorsunlar ve düşünsünler.
Sayın Bakanın sunduğu bu tablo bu kadar mükemmel ise çiftçi,yetiştirici neden mutlu değil?
Neden çifçinin borcu katlanarak artıyor?
Traktörüne,tarlasına, ineğine, neden haciz konuyor ?
ATATÜRK dinlenmek için gittiği Florya köşkünden Küçükçekmece’ye doğru giderken tarlasında sabanla çift süren bir çiftçi görür.Çiftçinin sabanında koşulu olan öküzün yanında koşulu bir merkep vardır. Şoförüne,
–Arabayı durdur, der
Arabadan iner. Tarlaya doğru yürür. Çiftçi kendisine doğru geleni görmüştür. Sabanında koşulu olan öküzü ve merkepi durdurur.Atatürk yanına gelince,
–Kolay gelsin ağa , der.
–Sağ olasın bey! Hoş geldin.
–Hoşbulduk ağa. Yoldan geçerken dikkatimi çekti. Öküzün yanına merkep koşmuşsun .Hiç öküzün yanına merkep koşulurmu? Bunlar denk değil.
Köylünün canı sıkkındır. Birazda alınmıştır. Bezgin bir ses tonuyla,
–Merkeple öküzün yan yana koşulmayacağını bilmiyom mu sanıyon bey. Sen bunu bana mı söylüyon?
–Kime söylemeliyim ağa?
–Sen bunu git vergi memuruna söyle.
–Vergi memuruna mı?
–He ya ! Bu sene ürünüm kıt oldu. Vergi borcunu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini ‘’ vergi borcunu karşılar ‘’diyerek alıp götürdüler. Sattılar.Benim öküzün eşi sizin gibi beylerin sofrasına et, sucuk oldu bey.
Atatürk çok sinirlenmiştir. Alışkanlığı gereği kızdığı zaman kaşlarını çatmaktadır.O’ nun bu halini gören köylü,
–Bana niye kaş çatıyon bey. Yalan söylediğimi mi sanıyon ? Sana ne söylediysem hepsi doğru. Ben Küçükçekmece köyündenim. Muhtara sor istersen.
Atatürk,
–Neden Kaymakam beye gidip durumu anlatmadın ağa ?
–Gittim bey.
Köylü duraksamıştır. Bunu anlayan Atatürk devam eder.
–Kaymakam ne dedi?
–Git borcunu öde dedi.
–Sen de Vali beyin yanına gitseydin.
Köylü Atatürk’ü bir müddet süzer. Atatürk konuşmadan dinlemektedir. Köylü konuşmaya devam eder.
–Sen hiç Valinin yanına gitmemişsin bey. Halından belli oluyor.
–Halimden belli mi oluyor?
–He ya ! hem gitseydin bilirdin.
–Neyi bilirdim?
– Kapıdaki Jandırmaların adamı içeriye koymadığını bey.
Atatürk,
–Başvekil İsmet Paşaya telgraf çekip durumu niye izah etmedin ? diye sorar.
Köylü gülümseyerek ,
–İnsanı güldürme bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola, der,
Atatürk kızmıştır.
–Peki! Gazi Paşa’ya niye telgraf çekmedin? Diye sorar.
– O’nun da bir gözü kör, görmez diyola. Hem sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunları heç duymadın mı?
Atatürk cüzdanından elli lira çıkarır.
–Bunu kabul et ağa. Öküzün yanına bir eş alırsın, der.
Elleri titreyen köylünün elini sıkar. Yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya köşküne döner. Başbakan İsmet Paşa’ya şu telgrafı çeker.
Derhal Heyeti Vekileyi (Bakanlar Kurulu ) topla İstanbul’a gel.
Başbakan başkanlığında Bakanlar Kurulu Florya köşküne gelir. Atatürk şoförünü köylüyü alıp gelmesi için yollamıştır. Arabanın içinde sıra sıra dizilmiş Jandarmalar arasında Florya köşküne gelen köylü ‘’ Eyvah ben neyaptım’’ diye için için dövünmektedir. Kendisini kapıda karşılayan şık giyimli bir beyefendi nazik bir sesle ‘’ beni takip edin efendim’’ deyince içi biraz ferahlasa da çok korkmuştur. Adamı takip ederek büyük bir toplantı salonuna girerler. Salon kalabalıktır. Ortada büyük bir masa etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar ile ayakta duran iki kişi daha vardır. Gözleri kararmış, ayakları bedenini taşımakta zorlanmaktadır. Tanıdık bir ses duyar.
–Hoş geldin ağa. Gel yerin burada diyen Atatürk sağ tarafında yanında ayırdığı boş sandalyeyi eliyle işaret etmektedir. Köylü zorlanarak yürür ve yığılırcasına sandalyeye oturur. Durumunu anlayan Atatürk,
–Sakin ol ağa. Korkacak hiçbir şey yok.
–Sağol bey sağol.
Köylünün soluklanmasını ve rahatlamasını bekleyen Atatürk, bir müddet sonra,
–Seni buraya niye çağırdım biliyor musun ağa?
–Hayır bey bilmiyorum.
–Dün bana anlattıklarını bugün burada anlatmanı istiyorum. Ama bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmanı istiyorum. Hadi başla, seni dinliyoruz.
Köylü başından geçenleri bir bir anlatır. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarını Atatürk tamamlar. Köylünün konuşması bitince Atatürk masada olanları tek tek tanıtır. Kendisinin de Gazi olduğunu söyler. Sonra ayağa kalkar. Elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle ;
-Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz.
Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır.
İcra iflas kanunu Madde 82/ 4 ; Borçlu çiftçi ise , kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri HACZEDİLEMEZ.
‘’ KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR ‘’